Enerji Denge Tablosu Nedir?
Enerji dengesi tablosu, enerji ürünleri ve enerji akışları arasındaki ilişkiyi gösteren bir matristir. Tüm enerji ürünlerinin arz ve talep akışının yanı sıra ulusal üretim, ithalat, ihracat, dönüşüm ve tüketim hakkında veri sağlar. Gümrük verileri sağlanamadığında da toplam enerji arzını tahmin, ikame ve korumada yaygın olarak kullanılmaktadır. Enerji Denge Tablosu, enerji ürünleri grubundaki enerji akışını 3 ana sektörde inceler.
- Üst sektör (birincil enerji arzı) ulusal enerji ithalat ve ihracatının yanı sıra, referans dönem boyunca mevcut olan enerji miktarı hakkında bilgi sağlamak için stok değişikliklerini temsil eder. Enerji çıkışı sağlayan akışlar, birincil ve ikincil enerji ürünleri ihracatı ve uluslararası bunkerlerdir.
- Orta sektör (enerji transferi ve dönüşümü) enerjinin nasıl dönüştürüldüğüne, aktarıldığına, enerji endüstrilerinin kendi enerji kullanımının nasıl olduğuna ve dağıtım ve iletimde nasıl kaybolduğuna ilişkin akışları göstermeyi amaçlar. Elektrik üretimi ve petrol rafinerisi bu aşamada yer alır.
- Alt sektör (nihai enerji tüketimi) nihai sektörler tarafından enerjinin nasıl tüketildiğinin akışlarını göstermeyi amaçlar. Akışlar, nihai enerji tüketimini ve enerji ürünlerinin enerji dışı kullanımını yansıtır. Bu nedenle, dönüşüm süreçlerinde kullanılmak üzere (orta sektörde kapsanan) yakıt ve diğer enerji ürünlerinin teslimatını ve enerji endüstrilerinin kendi ürün kullanımını hariç tutmaktadır. Nihai enerji türleri birincil enerji ve ikincil enerji olarak nitelenerek Toplam Birincil Enerji Arzı (TBEA) ve Toplam Nihai Enerji Tüketimi (TNET) üzerinden değerlendirilir.
Birincil Enerji: Doğal kaynak stoğundan örneğin petrol, doğal gaz, güneş enerjisi veya herhangi bir dönüşüm veya dönüşüme uğramamış bir kaynak akışından elde edilir.
İkincil Enerji: İkincil enerji, bir dönüştürme veya dönüştürme işlemi kullanan birincil enerji kaynağını ifade eder.
Toplam Birincil Enerji Arzı (TBEA): üretim + ithalat – ihracat – stok değişimi
Toplam Nihai Enerji Tüketimi (TNET): Farklı son kullanım sektörlerinin tüketim toplamı
Enerjide Öncelik Fosil Yakıtlara Değil Adil Erişilebilen Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Verilmeli
16.11.2020 tarihinde 2019 Ulusal Enerji Denge Tablosu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) tarafından açıklandı. Tabloda enerji arz dağılımında ithalat, ihracat, ihrakiye ve yerli üretim kalemleri stok değişimiyle birlikte yer aldı. Çevrim ve enerji sektörü, sanayi tüketimi, ulaştırma, diğer sektörler, enerji dışı tüketim, elektrik ve ısı üretimi olmak üzere veriler yenilenebilir enerji yerine fosil kaynaklı tüketim değerleriyle de dikkat çekti. Enerji kaynaklarının tek birim üzerinden ifade edilmesi için kullanılan “ton eşdeğer petrol” (TEP) birimi ile yerli üretim enerji değeri 44.821 bin TEP iken ithal edilen enerji 115.453 bin TEP olarak gerçekleşerek ithalatın neredeyse 3 katı daha fazla olduğu görüldü. 2019 yılında enerji ürünleri arzı 144.390 bin TEP olarak belirtildi. (10 milyon kCal karşılığı 1 TEP’e denk gelmektedir.)
144.390 bin TEP enerji arzının 110.834 binlik kısmı enerji çevrim sektörüne ayrıldı. Doğal gazın toplam nihai miktarı 25.772 bin TEP, petrol ürünlerininki 41.173 bin TEP, kömürlü enerji kullanımında taş, linyit ve kok kömürleri ile birlikte asfaltit ve kömür katranın toplam kullanımı ise 13.713 bin TEP oldu. Yenilenebilir enerji hedeflerinin yine minimal düzeyde seyrettiği görüldü.
2018 yılı Türkiye üretilebilir petrol rezervi, 366 milyon varil olarak kaydedilmiş olup 2018 itibariyle 51 adet arama ve tespit kuyusu, 56 adet üretim kuyusu olmak üzere toplam 107 adet kuyu açılmıştır. 2018’de %84,7 oranında olan bu fosil yakıtlara yüksek bağımlılık, 2019 yılında da enerji dengesi tablosuna bakıldığında kayda değer bir değişim göstermemiştir. TÜPRAŞ İzmir, İzmit, Kırıkkale ve Batman’da bulunan dört petrol rafinerisi ile faaliyetlerine 37 farklı ürünün üretimi ile devam etmiştir. Türkiye’nin petrol ürünlerindeki dışa bağımlılığını azaltması beklenen STAR Rafineri 2018 yılı Ekim ayında devreye girmiştir. Rafinaj kapasitesi 10 milyon ton olan STAR Rafineri’de petrokimya sektörü ham maddeleri olan nafta, ksilen ve reformat ile cari açığın önemli kalemlerini oluşturan dizel, jet yakıtı, sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve petro-kok gibi petrol ürünlerinin üretimi 2019 yılı itibariyle devam etmiştir ve %39,2 oranında artarak 13,4 milyon tondan 18,7 milyon tona yükselmiştir. Yine aynı dönemde petrol ürünlerinin toplam ithalatı %17,7 oranında, ihracatı ise %77,0 oranında artarak payı ihracat payı %15,5 olmuştur.
- NOT: Tabloda yakıtlar için enerji dönüşümleri Net Kalorifik Değer ortalaması esas alınarak hesaplanmıştır.
- Yüksek Fırın Gazı, Kok Fırın Gazı ve Çelikhane Gazı toplamıdır.
- Petrol Koku, Fuel Oil (Denizcilik Yakıtı Dahil), Motorin (Deniz Motorini Dahil), Benzin, LPG, Rafineri Gazı, Havacılık Yakıtı, Gaz Yağı, Nafta, Ara Ürünler, Madeni Yağlar ve Baz Yağlar, Beyaz İspirto, Bitümen ve Diğerlerinin toplamıdır. Petrol Ürünlerindeki İç Tüketim/Kayıp verisi petrol rafinerilerinin iç tüketimidir.
- 150 °C ve 1 atmosfer basınçta 9155 kcal/m3 göre düzenlenmiş değeri gösterir.
- Isı üretimi, ana faaliyet üreticileri ve otoprodüktörlerin sattıkları ısıya ilişkin verileri de kapsamaktadır.
- Ana Faaliyet Üreticileri: Kamu+SÜŞ (Serbest Üretim Şirketleri)
- Isı üretimi, otoprodüktörlerin satılmayan ısısına ilişkin verileri kapsamaktadır.
- Yakacak Odun, Atıklar ve Biyoyakıt verilerini kapsamaktadır.
- Katı Biyokütle, Evsel Atıklar (Belediye Atıkları), Endüstriyel Atıklar ile ÖTL, Pirolitik Yağ ve Arıtma Çamuru verilerini kapsamaktadır.
- Jeotermal Elektrik ve Jeotermal Isı verilerini kapsamaktadır.
Bir diğer arz payı olan doğal gazın ulaştığı bölgeler gün geçtikçe artmış olup 2018 yılının sonlarında Artvin, Şırnak ve Hakkâri illeri içine de doğal gaz ulaştırılmıştır. Böylece, Türkiye’nin 81 iline doğal gaz arzı sağlanmıştır. 8 Ocak 2019 tarihinde 245 milyon m3 doğal gaz tüketiminin gerçekleşmesi ile Türkiye’nin günlük tüketim rekoru kırılmıştır. Buna karşın ülke yönetiminin 10,5 milyon insan sosyal güvenceden yoksun olduğu gerçeğini, işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizliği göz önüne almadan izlediği enerji politikasıyla günlük arz miktarı kapasitesini 310 milyon m3 seviyelerine getirmesi bu toplumsal çelişkileri daha da keskinleştirdi.
Şirketlerin enerjiden kâr edecekleri değil, toplum çıkarlarını gözeten enerji politika ve uygulamalarının yapılması gerekmektedir. Enerji kaynaklarının değerlendirmesinden başlayarak üretim, iletim, dağıtım aşamalarında toplum çıkarlarının gözetilmesi, bütün süreçlerde iklim adaletinin belirleyici olması, çevre ve halk sağlığına olumsuz etkilerinin asgari düzeyde tutulması, enerjinin tedarik ve sunumunu da kamu hizmeti olarak gerekli kılmaktadır.
Son dönemlerde yeni enerji arzıyla plansız ve sermaye çıkarlarını gözeten bir politika izlenerek iletim ve dağıtımdaki kayıplar nihai sektörlerde enerji tasarrufu imkânlarının göz ardı edilmesine neden olmuştur. Enerji ihtiyacını karşılamak üzere genelde ithal enerji kaynağı kullanılıp, fosil kaynaklı ve ithalata dayalı yüksek maliyetli yatırımlar yapılarak, enerjideki dışa bağımlılık Türkiye için ciddi boyutlara ulaşmıştır.
İklim krizinin olumsuz sonuçlarının sınırlanabilmesi/sonlanabilmesi için enerji üretiminde öncelik fosil yakıtlara değil adil erişilebilen yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir. Planlama çalışmaları, kültür ve tabiat varlıklarını koruyan, çevresel ve sosyal etkileri itibariyle sağlıklı iletim hatlarını kapsamalıdır. Fosil yakıtlı enerji tüketiminin sebep olduğu hava ve çevre kirliliğinin insan ve toplum yaşamına olumsuz etkilerini azaltmak; iklim değişikliğinin insan yaşamını tehdit eden, kuraklıklar, orman yangınları, beklenmedik zamanlarda yüksek yağışlar ve su baskınları, çok sert geçen kışlar vb. olumsuz etkilerini azaltmak; hızlanma eğilimindeki sıcaklık artışını sınırlamak zorunludur. Küresel sıcaklık artışını 1,5 veya en fazla 2 °C’de tutabilmek için, enerji arz ve tüketiminde ciddi ve radikal politika değişiklikleri gereklidir.
Enerjinin günlük yaşamdaki önemi ve önceliği sebebiyle kişi başı enerji tüketimi belli bir düzeye kadar kalkınma düzeyi ve refah seviyesi göstergesi olarak değerlendirilir. Genellikle kişi başına düşen enerji tüketiminin fazla olması ülkenin refah seviyesinin yüksek olduğuna işaret eder. Ancak, kişi başı enerji tüketimini ülkeler arasında karşılaştırırken ülkelerin demografik yapısı, coğrafi konumu ve iklimi gibi bazı parametrelerinin de dikkate alınması gerekir.
Sağlıksız Tüm Projelerden Vazgeçilmelidir
Enerjide tekelleşmenin durdurularak enerji yoksullarına adil erişimi esas alan çözümler sunulmalıdır. Nitelikli ve yenilenebilir enerji üretimini ihmal eden, ithal girdi oranları çok yüksek, teknoloji düzeyi düşük uygulamalardan vazgeçilmelidir. Kaynak israfı doğru planlama ile engellenebilir; dolayısıyla artan elektrik ihtiyacını yeni enerji tesisi kurmak yerine; talebi yöneterek, enerjiyi daha verimli kullanıp, sağlanan tasarrufla yeni tesis ihtiyacını azaltmaya yönelik değerlendirmek önemli bir basamaktır.
Birincil enerji talep çalışmaları gerçek veriler ve gerçekçi politikalar gözetilerek yapılmalı, yerel yönetimlerin yanı sıra; üniversiteler, bilimsel araştırma kurumları, meslek odaları, bu uzmanlık alanındaki dernekler, sendikalar ve tüketici örgütlerinin, etkin ve işlevsel katılım ve katkıları sağlanmalıdır. Akkuyu NES, Sinop NES, TANAP vb. projelerde görüldüğü gibi yurttaşların oturdukları evlerden, topraklardan, çevrelerden koparılmasına, sürgün edilmesine dayanak olan yasal düzenlemeler kaldırılmalıdır. Verimli tarım arazilerine, ormanlara, özel koruma alanlarına, yerleşim yerlerinin yakınına enerji santrali kurulmamalıdır.
https://enerji.gov.tr/eigm-raporlari
http://www.tskb.com.tr/i/assets/document/pdf/enerji-sektor-gorunumu-2019.pdf
https://www.mmo.org.tr/sites/default/files/gonderi_dosya_ekleri/elektrik_dgaz_zam_analizi.pdf