Gelecek için Cumalar, Hambach Ormanı, Lützerath köyü, Ende Gelaende, Tesla fabrikasının kundaklanması… Sayısız ekoloji mücadelesi ve inisiyatifiyle Almanya’da dünyanın en canlı ve kitlesel iklim hareketlerinden biri gelişti. Ne var ki sayısız tekil eylem ve hareket arasında Almanya’nın iklim hareket(ler)i nasıl ilerleyeceği sorusuyla karşı karşıya. Hareket(ler)de gerçek bir değişim ve toplumsal dönüşüm üzerine tartışmalar yoğunlaşıyor. Bu yazıda bu tartışmalara bir göz atacağız.
Sabotaj tartışmalarında şiddetsizliğin de güçlü bir şekilde vurgulanması dikkat çekicidir. Şiddetin insanlara karşı değil, nesnelere karşı kullanılması gerektiği tekrar tekrar vurgulanmakta ve şiddetsizlik idealine bağlılığı ifade etmek için “barışçıl sabotaj” gibi terimler kullanılmaktadır. Taktiksel mülahazalar bir dereceye kadar rol oynasa da (kitleselleşme kapasitesi, saldırıya açık olma hali), bu çerçeveleme tercihi sıkı bir “sivil pasifizm” ile karakterize edilmektedir. Alman solunun geniş kesimlerinde olduğu gibi iklim hareketinde de ezilenlerin şiddeti gerekli ya da meşru görülmemektedir.
Mart ayının başında Grünheide’deki Tesla fabrikasının güç kaynağına yapılan kundaklama saldırısı sabotaj tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Anarşist “Volkan Grubu” bir elektrik direğini ateşe vererek Tesla’nın güç kaynağını bir haftadan fazla süreyle kesti. Çevredeki evler de birkaç saat boyunca elektriksiz kaldı. Aktivistler, “8 Mart hediyemiz Tesla’yı kapatmak” sloganıyla kaleme aldıkları açıklama mektubunda, saldırılarını “yeşil” kapitalizme, Elon Musk gibi kapitalistlerin dayattığı “emperyal yaşam biçimine” ve ataerkiye yönelik kapsamlı eleştirilerle gerekçelendirdiler. Bu politik-ideolojik yönelim, son yıllarda Almanya’da sabotajlar gerçekleştiren iklim hareketi gruplarının tipik bir örneğidir.
Tesla’ya karşı gerçekleştirilen eylem, Alman ekoloji hareketinin uzun yıllardır gerçekleştirdiği en etkili ve aynı zamanda en kamuya açık sabotajdı. Bunun karşısında devlet “aşırı sol teröristler” demagojisini köpürtüyor, uzun zamandır dile getirilen “yeşil RAF” tehlikesinin doğrulandığını söylüyor ve daha önce bilinmeyen sabotajcıları anayasa karşıtı sabotajdan dolayı, yani en ağır suçlamalarla, “adalete” teslim etmek istiyor. Burjuva devleti ve medyası, saklanmakta olan üç eski RAF üyesinin (artık iki) kamuoyu tarafından aranmasının yarattığı atmosferi, iklim hareketine ve bir bütün olarak antikapitalist ve devrimci harekete karşı daha fazla baskıyı hazırlamak için kullanmaktadır.
Hatta Tesla fabrikasının yakınındaki başvurulmuş ve yasal orman “işgalini” gayrimeşrulaştırmak ve sabotajın sığınağı ve destekçisi olduğu iddiasıyla çok sıkı koşullar dayatarak fiilen yasaklamak için girişimlerde bulunuldu. Hareket içinde, eyleme dair görüşlerde büyük ayrışmalar var. Sabotaj eylemine karşı yürütülen geniş burjuva ideolojik kampanya nedeniyle, hareketin bazı kesimleri, özellikle de yerel yurttaş inisiyatifleri ve protesto grupları, eylemle aralarına kamuoyu önünde mesafe koymak zorunda kaldı.
Alman iklim hareketinin başlıca eylem tarzları gösteriler, (orman) işgalleri ve sokak kesme eylemleridir. Eylemlerin doğrudan ekonomik zarara mı yol açması gerektiği yoksa tamamen “sembolik”, ajitatif bir etkinin yeterli olup olmadığı konusunda süregelen bir tartışma var.
Geçtiğimiz yıllarda iklim hareketinde hiç kimse, Son Nesil‘in az sayıda insanın katıldığı sokak kesme eylemlerinin ya da sanat eserlerine ve sembolik binalara yönelik boyalı saldırılar şeklindeki eylemlerinin anlamlı olup olmadığı tartışmasından kaçınamadı. Son Nesil, iklim hareketi içinde de eylem biçimlerinin birbiriyle bağlantılı olmadığı, sadece “sıradan insanları” ve dolayısıyla yanlış insanları etkilediği ve küçük ölçekli reformist talepleriyle orantısız eylemlere başvurduğu gerekçesiyle pek çok eleştiriye maruz kaldı. Yine de Son Nesil giderek artan sayıda insanı harekete geçirmeyi başardı. Özellikle de iklim krizinin aciliyetine ikna olmuş, fedakarlık yapma konusunda belli bir istekliliği olan ama yine de bu sistemin evrimsel bir dönüşüme uğrayacağına inananları kazandı. 2024’ün başında Son Nesil nihayet taktiklerini değiştirmeye karar verdi: Kendilerini yere yapıştıran ya da boyalı saldırılar gerçekleştiren küçük gruplar yerine, “itaatsizlik mitingleri” ve daha büyük bir insan kalabalığıyla sokak kesme eylemleri onların yerini alacak. Nihayetinde Son Nesil, XR’nin birkaç yıl önce Almanya’da büyük ölçekte kullandığı taktiklere yöneliyor. Son Nesil’in bu yeniden yöneliminin ana nedeni artan mobilizasyon potansiyelinde yatıyor. Bununla birlikte, Son Nesil üyelerine karşı açılan çok sayıda dava, yüksek para cezaları ve yaklaşan hapis cezaları da muhtemelen bir rol oynamaktadır.
Alman iklim hareketi mücadele araçlarını seçerken doğal olarak burjuva yasallığın koşullarına göre hareket ediyor. Birçok işgal ya da sokak kesme eylemi, mevcut toplantı ve polis yasalarını bilinçli olarak dikkate almakta ve mevcut haliyle ancak çok saldırgan olmayan ve keyfi davranmayan bir devlette işe yaramaktadır. İklim hareketine yönelik baskının artması ve Alman makamlarının yetkilerinin genişlemesiyle birlikte, iklim hareketi de yeni yollar bulma göreviyle yüz yüze. Bu anlamda düşman bilinci büyük farklılıklar gösteriyor: Bazıları için devletin ve polisin işlevi açıkken, diğerleri ise kendilerini gözaltına alan polislerin kendilerine iyi davrandıkları için teşekkür ediyor.
Mücadele biçimlerinin seçimiyle kaçınılmaz olarak bağlantılı olan bir soru da baskıyı kabul etme ve buna hazırlanma isteğidir. Şu anda iklim hareketi esas olarak göze aldığı para cezaları ile karakterize edilmektedir. Neurath bloğu (madencilik alanı) davaları, iklim aktivisti Ella‘ya karşı açılan dava (aylardır kendi kimliğini açıklamayan ve tespit edilemeyen bir iklim aktivisti) ve Son Nesil üyelerinin önleyici tutukluluğu (suç olmadan tutuklanmaları) nedeniyle şu anda daha fazla gündem olsa da, hapis cezaları mutlak bir istisnadır. İklim hareketi aktivistleri eylemler esnasında kimliklerini büyük ölçüde inkar ederek ya da beyan etmeyerek birçok cezai kovuşturmadan kaçınmayı başarmıştır.
Burada en azından bir kesimde baskıya direnme isteği var, ancak hareketin birçok kesimi için kişisel güvenlik hala ön planda. Aktivizm, genel olarak nispeten rahat bir yaşamın içinde daha çok bir hobidir ve bu rahatlığı tehlikeye atmamalıdır. Sistem değişikliğinin er ya da geç devletle karşı karşıya gelmek anlamına geldiği gerçeği henüz herkesin zihnine yerleşmiş değil. Elbette güvenlik ciddi bir mesele ve kitlesel tutuklanmalar iklim hareketine yaramaz, ancak bu tartışmalar genellikle hangi düzeyde yüzleşmenin stratejik olarak anlamlı olduğu bakış açısından ziyade bireysel güvenlik arzusuyla yürütülüyor.
Enternasyonal dayanışma yüksek mi?
Çevresel yıkım, iklim krizi ve kapitalizmin küresel olduğu ve bu nedenle enternasyonal dayanışmanın da mücadelenin parçası olduğu gerçeği, iklim hareketinin en geniş kesimleri artık kabul ediliyor. Rojava’daki devrim, Zapatistlerin özerk alanları ve çeşitli yerli halkların mücadeleleri Almanya’da enternasyonalizmin merkezi referans noktaları haline geldi. Bu aynı zamanda Kürt özgürlük hareketi, yerli aktivist ve örgütlerle artan bir ittifak politikalarını da yansımaktadır.
İklim hareketinin enternasyonalist politikasının temel bir bileşeni, iklim krizinden, ırkçılıktan ve sömürgecilikten özellikle etkilenen insanlara odaklanma ve onların seslerini dinleme talebidir. Harekette ırkçılık karşıtlığı önemli bir gündem. Bu durum bazen gerçekten eyleme geçmek yerine tartışmalarda ve kendi üzerine düşünmede, yüzleşmelerde kaybolma eğilimine yol açmaktadır.
Konuşmalarda, açıklamalarda, röportajlarda, pankartlardaki yazılarda, vb. yerlerde iklim krizi, sömürgecilik ve mültecilik arasındaki bağlantı sıklıkla vurgulanır. Rheinmetall Entwaffnen (Büyük silah şirketi Rheinmetall’ı silahsızlandırma kampanyası) gibi antimilitarist kampanyalar veya mülteci inisiyatifleri ile de zaman zaman işbirliği yapılmaktadır. 2023 yılında hem iklim krizi hem de antiemperyalizm motivasyonlu birkaç kundaklama eylemi de yapıldı. Örneğin, Berlin’deki bir çimento fabrikasına yapılan ve şirketin Filistin’deki İsrail askeri üslerinin genişletilmesiyle bağlantısıyla gerekçelendirilen kundaklama ve Deutsche Bahn’ın Meksika’daki Tren Maya projesine katılımı nedeniyle bir binasına ve araçlarına yapılan kundaklama eylemleri oldu. Bu tekil örnekler dışında, emperyalistlere kendi ülkelerinde saldırmak,”canavarın kalbine vurmak” fikri oldukça ikincil bir rol oynamaktadır.
Enternasyonal dayanışmanın önemli bir mesele olduğu konusunda herkes hemfikir olsa da, hareket söylemden eyleme geçmekte oldukça zorlanıyor. Dayanışmanın ne kadar gündem olması gerektiği konusunda da görüş ayrılıkları var. Hareketin bir kısmı için, iklim krizi ve süregelen baskıya karşı anti-sömürgecilik (antiemperyalizm oldukça nadir kullanılan bir terim) ön plana çıkmalı. Diğerleri ise ulaşılması gereken Alman halkı için bu konunun anlaşılmasının zor olduğu kaygısını taşıyor.
Son olarak, 7 Ekim’den sonraki süreçte, Alman iklim hareketinin birçok kesimi için enternasyonalizmlerinin nerede sona erdiği netleşti, yani Filistin halkının direnişinde. FfF’nin büyük bir kısmı, Letzte Generation, aynı zamanda Ende Gelände’nin bir kısmı veya iklim hareketinin daha antikapitalist kesimleri İsrail işgalinin yanında saf tuttu. Filistin yanlısı sesler de vardı, ancak bu kesimler genel olarak oldukça çekingen davrandılar ve yoğun siyonist ideolojik dalgaya göğüs germeyi başaramadılar. Büyük bir kesim ise sessiz kaldı ve suskunluklarını çatışmanın çok karmaşık olduğu ve bununla başa çıkmanın kendi kapasitelerini aştığı gerçeğiyle gerekçelendirdi. Bütün siyasi kitle hareketlerinde, örneğin cins hareketinde olduğu gibi, bu harekette de Filistin özgürlüğü saflaşmaları belirledi.
Analiz yerine ütopya
Son olarak, strateji tartışmasının metodolojisine ilişkin bir not: Ne yapılması gerektiği sorusunun genellikle mevcut gerçeklik koşullarından ziyade daha iyi bir dünya vizyonu perspektifinden tek taraflı olarak tartışılması dikkat çekicidir. Kendi ütopyasına sahip olma sorusu Alman iklim hareketinin strateji tartışmalarında önemli bir rol oynamaktadır. “Nasıl bir dünya istiyoruz? Bugün sahip olduğumuz dünyadan nasıl bir dünya yaratabiliriz ve bunu başarmak için ne yapmalıyız?” sorusu yerine “Nasıl bir dünya istiyoruz, bunu başarmak ve bugün yaşamak için ne yapmalıyız?” sorusu sorulmaktadır. Nereye gidileceği sorusu sorulurken, yeninin eskiden doğduğu ve dolayısıyla eskinin parçalarını içinde taşıdığı unutuluyor. Bugünün mücadele biçimlerinin arzulanan ütopyadan doğrusal olarak türetilmesi gerektiği gibi idealist bir düşünceyle tekrar tekrar karşılaşıyoruz: Hiyerarşinin olmadığı bir dünyada yaşamak istediğimiz için bugün hiyerarşiler reddedilmeli. Şiddetin olmadığı bir dünyada yaşamak istediğimiz için, bugün sadece barışçıl araçlar kullanmalıyız, vb. yanılsamalar.
III İklim hareketindeki devrimciler
Toplamda Almanya’daki iklim hareketi, burjuva STK’lardan komünistlere ve otonom anarşistlere kadar çok farklı örgüt, grup ve bireylerden oluşmaktadır. Son yıllarda kapitalizm eleştirisi ve toplumsal dönüşüm (sistem değişimi) talebi hareketin giderek daha geniş kesimleri tarafından benimsenmiştir. Ancak, kapitalizmin üstesinden gelmeye ve “sistem değişikliğine” yönelik bu talepler genellikle muğlak kalmakta ve devrimci taleplerle ilişkilenmemektedir.
Bugün Almanya’daki sistem karşıtı iklim hareketinin büyük bir bölümü anarşist niteliktedir. Birçoğu kapitalizmin üstesinden gelmek için bir devrime ihtiyaç olduğunu kabul ederken, bugünkü mücadelelerinde devlete, polise ve şirketlere saldırmaya, hatta karşı devrimin baskısını kabul etmeye hazırlar. Alman iklim hareketinin önemli bir aracı olan işgaller ve sabotaj tartışmaları, bu hareketin güçlü karakteristiğini oluşturmaktadır.
Sosyalistler ve komünistler ise iklim grevleri, Lützerath etrafındaki protestolar veya Münih’teki IAA (Uluslararası Araba Fuarı) karşıtı protestolar gibi ilgili iklim protestolarının önemli bir parçası olsalar bile, iklim hareketinde hala marjinal bir rol oynama eğilimindeler. Çoğu durumda, ya komünistler veya sosyalistler bireysel katılımlarıyla iklim hareketinin genellikle oldukça gevşek yapılarında çalışmakta ya da komünist veya sosyalist örgütler iklim hareketinin merkezi mücadeleleri içinde belli düzeylerde yer almaktadır. Şu anda Almanya’da açık bir marksist, sosyalist ya da komünist ekoloji örgütü bulunmamaktadır. Bunu söylerken, örneğin Köln, Münih veya Augsburg’daki antikapitalist iklim meclisleri veya marksist yönelime sahip gevşek küçük yerel gruplar olduğunu da belirtelim. Ancak genel olarak Almanya’da sürekliliği olan ve ekoloji mücadelesine kendisini adayan sosyalist ya da komünist ekolojik çalışma eksikliği söz konusudur.
İklim hareketi, hakim burjuva, anarşist ve postmodern niteliği nedeniyle sosyalistler ve komünistler için kolay bir alan değildir. Almanya’da örgütlenmeye yönelik yaygın düşmanlık, iklim hareketinde bireysel özgürlük ve ihtiyaçların büyük önem taşıması ve yaygın antikomünist çekinceler, sosyalistlerin hareket içinde yer edinmesini kolaylaştırmıyor. Öte yandan, komünistlerin görevi üstlenmek için gerekli irade ve hareket içindeki siyasi tutumlar ve tarzlarla ilişki kurma isteği her zaman eksik kaldı.
FfF’nin en parlak döneminde, devrimcilerin önceliği burjuva etkisindeki harekete antikapitalist bir anlayış getirmekti. Antikapitalizm, hareketin geniş kesimlerinde temel bir uzlaşı olarak kendini kabul ettirmeyi başardı. Bugün tartışma, kapitalizmin nasıl aşılabileceği ve bundan sonra ne olacağı üzerine yoğunlaşıyor.
Bir özgün yol arayışı olarak Almanya Marksist Leninist Parti MLPD‘nin inisyatifine değinmek gerekir. Henüz dünyasal ölçekte iklim hareketinin yükselişinden çok önce MLPD küresel çevre felaketi üzerine yazılan kitabıyla1 önemli bir çalışmaya imza attı ve Çevre Sendikalarının kuruluşu ile örgütsel bir mevzi yarattı, ancak bu daha sonra hareketin kitleselleşmesinde beklenilen avantajı sağlamadı. Uluslararası alanda etkin bir konuma sahip olan MLPD’nin Almanya’da tam tersine katı hegemonik yaklaşımlarından kaynaklanan birleşik mücadele yeteneksizliği, antikomünist önyargılar ve karşı propagandayla birleşerek hareket içinde tecrit kalmasına yol açtı. İklim hareketinin marksist bileşenlerinde bile antipatiyle karşılanan MLPD, geçtiğimiz Nisan ayında bir Çevre Strateji Konferansı düzenleyerek hareketin farklı bileşenlerini bir araya getirmeye ve işçi ile ekoloji hareketi arasındaki bağı güçlendirmeyi hedefledi.2 Farklı bileşenleri yan yana getirme çabasının sadece sınırlı sonuçları oldu.
IV Geleceğe bakmak
Peki bundan sonra ne olacak? Fridays for Future, XR ve Ende Gelände gibi son yılların önemli aktörleri, yerleşik eylem biçimleriyle birlikte önemini yitirdi. Küresel iklim grevleri hala Almanya’daki en büyük gösteriler arasında yer alıyor, ancak hiçbir zaman Ende Gelände eyleminde olduğu kadar çok sayıda insan aynı anda fosil yakıt altyapısını tehdit etmedi. Eylemler artık siyasi mücadelede ileriye doğru atılan gerçek adımlardan ziyade rutin haline geldi, sınırlarına ulaştı. Daha önce manşetlere çıkan ve çok sayıda üye kazanan Son Nesil de çıkış yaptığı hızda sahneden kaybolma eğilimine girdi. Son Nesil yoğunlaşan devlet saldırılarıyla karşı karşıya ve iklim hareketi içinde oldukça izole olmuş durumda. Baskılar zaten gevşek yapılanan örgütün içe dönmesini getirdi.
İklim hareketinde aktif olan ya da olmuş çoğu kişi, grup ve örgüt yeni eylemler, yeni müttefikler ve siyasi yön arayışında. Binlerce insan, özellikle de gençler, kendilerine bundan sonra ne olacağını soruyor. Birçoğu diğer siyasi hareketlere dahil oluyor ya da iklim için örgütleniyor, bazıları kendilerini daha radikal ve militan bir iklim mücadelesine adıyor, bazıları iklim hareketi içinde yeni bir şey inşa etmeye çalışıyor, bazıları da bireysel hayatlarına geri çekiliyor. Ancak hareket yok olmaz, zira artık çok sayıda insan iklim değişikliğinin aciliyetinin ve boyutunun farkında.
Bu yıl, iklim hareketinin bir sonraki adımlarını belirleyecek bir dizi eğilim ortaya çıktı.
a) Kömürsüz bir dünya mı?
Kömür yakıtlı enerji üretimine, özellikle de Almanya’daki açık ocak linyit madenlerine karşı protestolar, son yıllarda Alman iklim hareketinin merkezi bir parçası olmuştur. Hambach Ormanı ve Lützerath çevresindeki kitlesel hareketler, Ende Gelände’nin kuruluşu ve FfF’nin en parlak dönemi kömür karşıtı protestolarla doğrudan bağlantılıydı. Lützerath linyit için yok edilen son köy oldu ve Almanya’da kömürden çıkış aşağı yukarı kesinleşti. Bunun yerine, başta gaz, ulaşım ve çimento olmak üzere diğer konular ön plana çıkıyor ve bu da hareketin içerik açısından yenilenmesi anlamına geliyor. Günümüz iklim aktivistlerinin birçoğu için çok etkili olan uzun süreli kömür karşıtı hareket (şimdilik) sona ermiş gibi görünüyor.
b) Tecrit olma halinin üstesinden gelmek
WirFahrenZusammen gibi kampanyalar, fabrika kapıları önünde işçilere ortak mücadele için ilham vermek isteyen iklim aktivistleri, RWE & Co’nun kamulaştırılması, Lützerath Lebt’in (Lützerath yaşıyor) ırkçı göçmenlik makamlarını işgal etme çağrısı veya Ende Gelände ve Müdahaleci Sol etrafında antikapitalist bir ittifakın inşası gibi çalışma ve tartışmalarla iklim hareketi diğer siyasi konularla ve dolayısıyla toplumun daha geniş kesimleriyle çeşitli şekillerde bağlantılar kurmaya çalışıyor.
c) Militan “küçük grup” eylemleri
Bu yıl yaşanan çeşitli örnekler sabotaj tartışmasının sadece lafta kalmadığını gösterdi. Her ne kadar burjuva “Yeşil RAF” heyulası şimdilik bir heyula olarak kalacak gibi görünse de, Almanya’da yakın gelecekte kitlesel eylemler sırasında ya da küçük gruplar tarafından sivil altyapıya yönelik daha fazla eylem gerçekleşecektir. Son Nesil’e yönelik baskılar ya da bir iklim aktivistinin demiryolu ablukası nedeniyle dokuz ay hapis cezasına çarptırılması, hareket içindeki baskılara ilişkin farkındalığı arttırmış oldu ve karşılığında büyük bir caydırıcılık sağlamadı.
d) Devrimciler iklim hareketine!
İklim hareketi içindeki perspektif ve yönelim eksikliği, aynı zamanda devrimcileri harekete daha ciddi bir şekilde dahil olma ve muhataplarıyla eşit ilişkilenmeye çağırıyor. Özellikle komünistlerin ve sosyalistlerin hareketin kenarındaki konumu bu kadar çabuk değişemeyecek olsa da, iklim hareketi içinde daha güçlü bir çalışmanın işaretleri var.
e) Her şey değişmeyecek
Tüm tartışmalara rağmen, hareketin denenmiş ve test edilmiş araçlarının ve odak noktalarının korunacağı varsayılabilir. Her şeyden önce hareket, Almanya bağlamına çok uygun olan mücadele biçimlerini rutin bir mesele olarak sürdürmekle değil, bunları bilinçli bir siyasi mücadele aracı olarak yeniden kullanmakla karşı karşıya kalacaktır. Küresel iklim grevleri ve Ende Gelände benzeri eylemler de güçlü olmaya, insanları ajite etmeye ve toplumsal tartışmaları etkilemeye devam edebilir, ancak bunlar uygun şekilde devreye koyulduğu takdirde işlevli olacaktır.
***
Sonuç olarak, Alman iklim hareketinin bu yıl ortak tartışmalara daha fazla zaman ayırması ve eylemden eyleme biraz daha az koşması ille de olumsuz bir şey değil. Böylece daha çok birbirleri hakkında konuşan hareketin farklı bölümleri bu kez birbirleriyle konuştular. Bunun sonucunda yeni ittifaklar, girişimler ve fikirler ortaya çıktı; bunlar kesinlikle ideal olmasa da ileriye doğru atılmış adımlar. Şu anda var olan bir tehlike, hareketin ileriye doğru hareket etmek yerine kendi etrafında çok fazla dönmesidir. Her iki yönde de olasılıklar güçlü.
Tüm zayıflıklarına rağmen iklim hareketi Almanya’daki en büyük siyasi kitle hareketlerinden biri olmaya devam ediyor. Hareket içindeki sayısız anlaşmazlık ve bu makalede tartışılan eleştiriler, iklim hareketinin son yıllarda evrim geçirdiği gerçeğini gizlememelidir. Antikapitalist ve devrimci görüşler bugün FfF’nin başlangıcında olduğundan çok daha yaygındır. Mevcut tartışmaların birçoğu da doğru yöne işaret etmekte, devrim ve sosyalizm üzerine daha ileri tartışmaların temellerini atmaktadır. Ancak, kendi sınırlılıklarımızda durmak yerine ilerlemek için cesarete ve özgüvene her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
1Kitap üzerine yapılan söyleşinin çevirisi için Polen Dergi 11. sayı: https://www.polenekoloji.org/wp-content/uploads/2024/02/POLEN-DERGI-11.pdf
2Konferansa dair değerlendirmemiz için bkz: https://etha53.com/haberdetay/cevre-stratejisi-konferansi-duzenlendi-192571