Yazar: Erik Swyngedouw, Maria Kaika, Nik Heynen

Mistik tül metaforunu Marx, Kapital’in birinci cildinde kapitalist üretim tarzının toplumsal yaşamı belirleyiciliği üzerine kullanmaktadır. Ona göre, kapitalist üretim tarzıyla örgütlenen/belirlenen toplum, üzerine örtülü bu mistik tülü üretim sürecine hakim olduğunda atacaktır1. Bu belirleyiciliği kent ölçeğinde Engels İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu adlı eserinde işçi sınıfının doğum yerinin büyük kentler olduğunu söyleyerek ortaya koymuştur2. Engels’ten neredeyse 200 yıl sonra bugün üretim tarzının mekan üzerindeki etkisinin somut bir örneği olarak sürdürülebilir kent tartışmalarını görüyoruz. Ancak mevcut koşullarda “sürdürülebilirlik” yalnızca sermayenin sivil toplum temsilcisi örgütleri için bir söylem olma işlevi görüyor. Nitekim Birleşmiş Milletler, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin on birincisi olan “sürdürülebilir şehirler” maddesinde…

Devamını Oku