Coğrafya bir üretim kuvvetidir: “Dış fiziksel koşullar iki büyük ekonomik sınıfa ayrılırlar, (1) geçim araçlarındaki doğal zenginlik, yani verimli topraklar, balık dolu sular vb.; ve (2) çağlayanlar, ulaşıma elverişli nehirler, kereste, maden, kömür vb gibi emek araçları şeklinde doğal zenginlik. Uygarlığın şafağında ağır basan birinci sınıf doğa zenginliğidir, daha yüksek gelişme aşamasında ise ikinci sınıf. (..) Karşılanmaları zorunlu doğal gereksinmelerin sayısı ne kadar az, toprağın verimliliği ile iklimin elverişliliği ne kadar fazla olursa, üreticinin yaşaması ve devamı için gerekli emek-zamanı da o kadar kısa olur. Bu yüzden de, emeğinin, başkaları için harcayabileceği kısmı, kendisi için harcadığı kısmından o kadar büyük…
Yazar: Fuat Yücel Filizler
Marx Kapital’de, kapitalist üretim tarzının temel hareket yasalarının bilimsel-eleştirel analiz ve açıklamasını yapar. Bu yüzden Kapital’de doğrudan yer almıyor olsa bile, kapitalizmin günümüzde yol açtığı pek çok toplumsal sorunun kök nedenlerine dair ipuçlarını da Kapital’de bulmak mümkündür. Konut sorunu ve hatta deprem yıkımı dahil. Kapital’de Konut Sorunu Marx işçi sınıfı açısından konut sorununu, öncelikle kırlardaki yıkıcı mülksüzleştirilme ve proleterleşme süreçleri açısından ele alınır. Kırlarda küçük yoksul mülk ve geçim olanakları zorla çitlenen emekçiler, ucuz emekgücü olarak sanayi ve ticaret merkezi olan kentlere doğru sürülür. Burada da düşük ücretler, ağır ve güvencesiz çalışma koşullarının yanı sıra barınma sorunuyla da karşı karşıya…
“Afet yasası güncellendikçe inşaat şirketlerinin gücü arttı ve bütün yeni düzenlemeler çağımızın sömürü düzenini kodlayan ‘Hız’ ve ‘Verimlilik’ sloganlarıyla yapıldı. Denetimin çok da mümkün olmadığı ve halihazırda var olan eşitsizlikleri derinleştiren bir endüstri üretildi.” (Onur Aslan, 1999 Marmara Depremi sonrasında çıkartılan ve ardından gelen her yerel depremle yeniden düzenlenen afet yasasının arka planındaki kapitalist işleyiş biçim ve mantığını gözler önüne serdiği twiter floodundan) Günümüz kapitalist sömürü düzeninin işleyiş biçimini kodlayan “hız ve verimlilik” saikleri, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarında yaşanan patlama, eko-kırım ile deprem katliamı arasındaki derin iç bağlantıları gözler önüne serer. Kapitalist işletmelerde azami hız ve verimlilik, artı-değer sömürüsünü…
Paul Burkett, kendisinin “Marx ve Doğa” kitabı ile John Bellamy Foster’ın “Marx’ın Ekolojisi” kitabının, “toplum ve doğa arasındaki ilişkiler üzerine Marx’ın görüşlerinin anlaşılmasına kurucu katkıları”yla, bilim insanı-aktivistlerin “toplum-doğa ilişkilerini sınıf ilişkileri duruş noktasından ve insanlığın kurtuluşu ihtiyaçları açısından düşünen” yeni bir araştırma dalgasını başlattığını söylüyor. Kohei Saito’nun kitabının ise, Marx’ın ekoloji anlayışına dair bu kurucu çalışmaları daha ileriye taşıyan, genişleten ve derinleştiren üçüncü halka olduğunu belirtiyor: “Saito’nun çalışması Marx’ın kapitalizm eleştirisinde ve komünizm projeksiyonlarında anti-ekolojik bir şeyler olduğunu iddia etmeyi daha da zorlaştırıyor.” [1] Burkett’in ve Foster’ın bu kitaba dönük övgülerine katılmak tam anlamıyla mümkün değil. Çünkü “Marx’ın kapitalizm eleştirisinde…
Sanayi devrimi sürecinde emtia krizleri Sanayi devriminin buhar makinesi ve pamuklu dokuma sanayindeki büyük itilimle karakterize olduğu vurgulanır. Ancak sanayi devriminin ilk evresinde (1770’ler-1830’lar) tekstil sanayinin temel enerji kaynağı, Arkwright’ın su gücüne dayalı su çarkı makinesiydi. Watt’ın buhar makinesi ise daha çok kömür ve demir madenlerinden su tahliyesi için ve daha geriden gelen demir sanayisinde kullanılıyordu. Demir ağırlıklı olarak ithal edildiğinden oldukça pahalıydı, odun ve odun kömürü ormanların azalmasıyla kısıtlı ve aşırı pahalıydı. Büyük toprak sahiplerinin toprak rantı ve tahıl tekeli (tahıl yasaları) ise sınai karlardan yapılan rant kesintisinin, kömür, demir ve (dokumacılıkta yoğun olarak kullanılan) un gibi hammadde fiyatlarının…
Ekososyalizm, ekolojik sorunun nedeni ve sorumlusu olarak kapitalizmi hedefe koymasıyla ve ekolojik sorunun çözülebilir hale gelmesi için bir “eko-sosyalist devrim” öngörmesiyle anaakım ekolojizmden, eko-sosyalizmde yalnızca devlet aygıtının değil kapitalizmin üretim aygıtının/üretici güçlerin de olduğu gibi devralanamayacağını, ekolojiyle uyumlu biçimde yeniden yapılandırılmasını öngörmesiyle de geleneksel sosyalizm anlayışından ayrışır görünüyor. “Ekososyalizm”, bazıları birbiriyle bağdaşmayan oldukça geniş bir yelpazedeki çok sayıda farklı akımı kapsayacak biçimde kullanılan oldukça muğlak bir kavram. Örneğin Marx’a dayalı bir ekoloji anlayışı geliştirmeye çalışanlar, Marksizm ile romantik, anarşist, liberter, ütopik sosyalizm biçimlerini sentezlemeye çalışanlar, Marksizmi ve bazıları her türlü bilim, teknoloji, sanayiyi reddedenler, Yeşil Sol’un bazı versiyonları vb hepsi,…