Örgütlenme nedir? Nasıl olmalıdır? Nereden başlamalı nereye doğru yol almalıdır? … gibi tam olarak tanımını yapmakta zorlanacağımız, hadi yaptık diyelim aradaki boşlukları doldurmakta duraksayacağımız örgütlenme gibi devasa bir konuya bir de ekolojik bakışı eklemek oldukça zor. O nedenle, yazdıklarımı tüm eksiklikleri ile birlikte ele alarak kısmen de olsa yeni bir ekoloji mücadelesini ve onun örgütlenmesinin çerçevesini çizmeye çalışalım. Sözcükler anlaşmış gibi karşımıza hep fırınlanmış örgüt tanımları sunuyor. O nedenle farklı sokaklardan ilerlemekte yarar var. Örgütlenme süreci, yapılanması ve gelişip olgunlaşması aşamalarının her birinde neyin karşısında duruyor ise onu radikal olarak eleştirmeli ve hatta bu eleştiriyi orjinine almalı. Kapitalizmin radikal eleştirisini…
Yazar: Hakan Yurdanur
“Kavramı tam olarak adlandırmamak hem gizlemek hem de yalan söylemektir.” Bu vurgu dolu söz bize birçok bakımdan yardımcı olacaktır. İşte örnekleri: Süren savaşta kimse ağzına kapitalizm lafını almaz. Çünkü kapitalizm emperyalizm üretmeden, emperyalizm de savaş üretmeden var olamaz. Kapitalizm dememek için pazar ekonomisi deniyor. Borç kartı dememek için kredi kartı deniyor. Ve yazının konusu olması açısından gıda krizi deniyor ama açlık kavramı erteleniyor… Örnekleri çoğaltabiliriz. Soruna açlık krizi olarak bakmayı önemli bulduğumu söylemeliyim. Ama bu tanımda tam yerine oturmuyor. Çünkü kriz içinden çıkabilmeyi de barındırıyor. Onun için açlık çöküşü demek sanırım daha uygun. Bugün Dünya nüfusunun yarıdan fazlası aç (yarı…
Nüfus sorunu ve Malthus birbirinden ayrılmaz ikili gibi sunulur. Klasik iktisat teorisini anlatması bakımından doğru kabul edilebilir. Marx‘ın ise Malthus‘un doğalcı, determinist yaklaşımlarını kabul etmediğini biliyoruz. Sanayi kapitalizminde göreli de olsa nüfus fazlalığının bir yasa gibi işlediğini, işletildiğini gören Marx, Malthus‘un ücret düzeyi ile nüfus arasında bağ kuran yaklaşımlarını reddeder. Nüfus fazlalığının güncel yaşam alışkanlıklarına, gelenek, törelere, vb. indirgenmesi yerine kapitalizm şartlarında var olan üretim tarzının devamı için yaratıldığından bahseder ve ekler; nüfus fazlalığı artı değerin dolayısı ile sömürünün ana kaynaklarından birisidir. Malthus‘un doğa-tanrı ilişkisi üzerine inşa ettiği teorisi birçok sorunu da beraberinde getirir. Buna göre nüfusun gıda temininden daha…
Yaşamımız için olmazsa olmazlarımız tek tek ellerimizden alınıyor. Hava zehirlendi, su pislendi, toprak kirlendi… Yaşama ve doğaya ait bu ve benzeri temel sorunlara kapitalizmi merkeze alarak karşı çıkmayan/çıkamayan anlayış ve yapıların mücadeleyi nasıl gerilettiğini/ertelettiğini kısaca incelemeye çalışalım. Kapitalizm temel olarak doğayı yok etmek üzerine kurulu bir yapı ve dış kabuğunu oluşturan ekolojik sınırına dayanmış durumda. Buna iç kabuğunu oluşturan ekonomik sınırını da eklersek emeğin ve doğanın sömürüsünün el ele gittiğini görürüz. Emeğin sömürüsü anlamında sınıfsal, doğanın sömürüsü anlamında ekolojik mücadeleler salt etkilenenler açısından değerlendirilmemelidir. Eğer böyle değerlendirirsek kapitalizmin koyduğu sınırlara varır ve orada dururuz. Kapitalizmin ekolojik sınırlarını yedi madde ile…