Yazar: Mustafa Durmuş

Dünya Enerji Görünümü 2023 Raporu bu ay yayımlandı. Bu rapor, küresel enerji sisteminin her yönüne ilişkin derinlemesine analizler ve stratejik içgörüler sunuyor [1]. Bu yılki rapor, spesifik olarak, jeopolitik gerilimler ve kırılgan enerji piyasaları zemininde ekonomilerdeki ve enerji kullanımındaki yapısal değişimlerin dünyanın artan enerji talebini karşılama şeklini nasıl değiştirdiğini araştırıyor. “Jeopolitik ortam ve küresel ekonomi tedirgin” Rapora göre, yakın geçmişte yaşanmış olan küresel enerji krizinden kaynaklanan bazı baskılar hafiflemiş olsa da, enerji piyasaları, jeopolitik ortam ve küresel ekonomi tedirgin ve daha fazla enerji kesintisi riski her zaman mevcut. Örneğin, petrol gibi fosil yakıt fiyatları 2022’deki zirve noktalarına göre gerilemiş olsa…

Devamını Oku

-10 Ağustos 2023- Akbelen direnişinin 17’nci günündeyiz. Yöre halkı, köylüler ve yurdun her yerinden gelen doğaseverler Akbelen ormanının “sermaye daha fazla kâr elde etsin diye” yok edilmesine karşı direniyor. Ancak bu direniş de toplumu ikiye böldü. Öyle ki yöre halkı ormanını savunurken, toplumun önemli bir kısmı bu kıyıma karşı çıkarken, diğer tarafta maden işkolunda örgütlü bazı sarı sendikaların sözcüleri Akbelen’deki kömürün, enerji santralinde çalışan işçilerin istihdamını korumak için çıkartıldığını savundu. İktidar blokunun en yetkili ağızları ise doğasına sahip çıkanları “ekonomik büyümeye ve gelişmeye karşı çıkan bir avuç “marjinal” olarak değersizleştirdi. 120 bin yıldır görülen en sıcak ay Ormanlarımız kesilip doğamız…

Devamını Oku

“Net sıfır” Emisyon Değil, “Gerçek Sıfır” Emisyon Gerekiyor! “Küresel İklim Zirvesi” olarak da bilinen, 31 Ekim’de İskoçya’nın Glasgow kentinde toplanacak olan ve iki hafta sürecek olan COP26 (26. Taraflar Konferansı) şu an dünyanın gündemindeki en önemli konuların başında geliyor. Çünkü bir yandan iklim değişikliği, özellikle de bu yıl ABD, Avrupa, Türkiye ve Yunanistan’daki yaygın orman yangınları, su taşkınları, seller ve kuraklıklar biçiminde büyük çapta insani, ekolojik ve ekonomik zarara neden oldu. Diğer yandan zirve beş yıllık bir aradan sonra (salgın yüzünden ertelendiğinden), ilk kez toplanıyor. Yani bu konferans, ilk kez 1995 yılında Berlin’de başlatılan ve en son 2015 yılında Paris’te…

Devamını Oku

‘Sınır/Göç-Sanayi Karması’ Sığınmacıların Acılarından Kâr Devşiriyor 26 Eylül 2021 “Dünyanın karşı karşıya bulunduğu en ciddi yedi sorun nedir” diye sorulsa yanıtımız aşağı yukarı şöyle olurdu: (i) Eşitsizlik, adaletsizlik, nepotizm (ii) Faşizm, etnik ayrımcılık, kadın ezilmişliği, farklı kimliklere karşı nefret söylemi, dinin siyasallaşması (iii) Emperyalizm, yükselen militarizm, savaşlar (iv) Yolsuzluk, müştereklerin gaspı, yetersiz kamu hizmetleri, güvencesizlik, engellilik (v) Salgın, işsizlik, hayat pahalılığı, derin yoksulluk (vi) Ekolojik çöküş, iklim yıkımı (vii) Göçler, mülteci akını, yükselen ırkçılık. Bu sorunların hepsi birbiriyle ilişkili. Öyle ki biri büyüyünce diğeri de büyüyor ya da biri sönümlenince diğeri de sönümleniyor. İki kısımdan oluşan bu yazımızda yoksulluk, güvencesizlik,…

Devamını Oku

Emperyalist Savaşlar ve Sömürgecilik Ekosistemi Yok Ediyor 12 Eylül 2021 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de İkiz Kulelere yapılan terör saldırılarının ardından 20 yıl, Türkiye’de yapılan 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından ise 41 yıl geçti. Bu saldırılar ve darbeler dünyanın birçok ülkesinde “terörle mücadele” adı altında militarizmin yükseltilmesiyle sonuçlandı. Türkiye hala bu darbe sonrası kurulan askeri diktatörlüğün neden olduğu sosyal, politik ve ekonomik hasarın etkilerini yaşarken, son 20 yılda ortaya çıkan diğer terör saldırılarının ardından dünyada birçok yerde Olağanüstü Hal ilan edildi. Olağanüstü Hal gibi uygulamalar terörle mücadele önlemlerinin kalıcı bir hale gelmesini sağladı. Öyle ki bu sözde terörle mücadele uygulamaları…

Devamını Oku

En Büyük Kirleticiler: Savaş Sanayi ve NATO 5 Eylül 2021 Askeri harcamalar; genelde ulus devletler ve orduları aracılığıyla, petrol, su, maden gibi doğal varlıklar ve yeni pazarlar için ya da mevcut pazarları yeniden paylaşmak için çıkartılan emperyalist savaşlar, sömürgeci işgaller, iç savaşlar, çatışmalar sırasında yapılan harcamalardır. Öte yandan askeri harcamalar savaşlarla sınırlı değildir, barış zamanlarında dahi militarizmin yükselişi sırasında, bir askeri darbe sonrası kurulan askeri diktatörlükler ve faşist diktatörlüklerin inşası ve devamı sürecinde de başvurulan temel araçlardır. Bu harcamalar aynı zamanda, düzenin egemenleri tarafından, düzen karşıtı tepkileri, eylemleri, isyanları, emek, demokrasi, özgürlük, barış, ekoloji ve kadınların mücadelelerini bastırabilmek için de…

Devamını Oku

Dünya Barış Günü’nde Yükselen Militarizm ve Askeri Harcamalar Dünya Barış Günü bu yıl Suriye ve Irak’ta yıllardır bir türlü sonlandırılmayan ve Afganistan’da yeni bir aşamaya erişen savaşın ve yeni varyantlarıyla tekrar yükselişe geçen Koronavirüs salgınının gölgesinde kutlanacak. Kuşkusuz bu günlere damgasını vuran bir diğer gelişme, başta Türkiye’de olmak üzere, asıl olarak iklim değişikliğinin neden olduğu, ciddi orman yangınları, su taşkınları ve kuraklıklar. İçi boş barış tartışmaları yürütmekten kaçınabilmek için, barışın kapitalizm ve kapitalist devletlerle, sömürgecilikle, militarizm ve savaşlarla olan ilişkisine odaklanmamız gerekiyor. Bu gereklilik bir o kadar da iklim değişikliği için geçerli. Yani savaşlar, militarizm, askeri harcamalar insana ve ekonomiye…

Devamını Oku

22 Ağustos 2021 İklim değişimi hali hazırda gerçekleşiyor, doğa adeta “yeter artık” diye isyan ediyor. İklim bilimciler, kendini aşırı sıcaklar, kuraklıklar, fırtınalar, orman yangınları ve su baskınları/seller olarak gösteren iklim değişikliğinin temel nedeni olarak; atmosferdeki insan faaliyetleri kaynaklı sera gazı emisyonlarının (özellikle de karbondioksit gazının /CO₂) artık sürdürülemez boyutlara erişmesini gösteriyor. Ancak sera gazı emisyonuna neden olan insan kaynaklı fosil yakıt kullanımı küresel ısınma hikâyesinin sadece bir kısmı. Gezegenimizin ısınmasının Güneş sistemi ve doğal enerji akımlarıyla doğrudan ilişkisi var. Doğal enerji akımlarına müdahale eden kapitalist üretim ve tüketim biçimleri ise gezegenin bir iklim kriziyle sonuçlanacak biçimde daha fazla ısınmasına neden…

Devamını Oku