Polen Dergi’nin 13. sayısını buradan indirebilirsiniz. Polen’den… 2024’te dünya tarihin en sıcak yazını yaşadı! İklim değişikliğinin yarattığı felaketler, kuraklık, seller, yangınlar, gıda krizi yoksul insanların yaşam koşullarını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Gezegendeki tüm canlılar ve ekosistemin bütünü, emeğin ve doğanın sömürüsüyle beslenen sermayenin saldırısı altında. Coğrafyamızda ise iklim değişikliği, emeğin ve doğanın yoğun sömürüsü sonucu halkın giderek yoksullaşmasıyla, sağlıklı ve yeterli gıdaya; temiz havaya ve suya erişim sorunlarıyla, savaşlar ve çatışmaların yarattığı yıkımlarla ilişkili olarak yaşamımızın çeşitli alanlarında her gün önemli bir gündem olarak karşımızda durmakta. Bu sayımızın dosyasında, iklim değişikliği ve sömürgecilik arasındaki ilişkiyi farklı görünümleriyle ele…
Yazar: Polen Ekoloji
Bu yazı, NGO Shipbreaking Platform sitesindeki aslından çevrilmiştir. Gaz Maruziyeti Bir Can Aldı 31 Ağustos’ta İzmir Aliağa’daki IŞIKSAN gemi geri dönüşüm tersanesinde, Fred Olsen & Co. şirketine ait Bermuda bandıralı yüzer petrol platformu Bideford Dolphin’in söküm işlemleri sırasında bir kaza meydana geldi. Kaza, açık deniz biriminde meydana gelmiş ve çok sayıda işçinin gaza maruz kalmasına yol açmıştır. Shipbreaking Platform isimli bir sivil toplum kuruluşu tarafından toplanan bilgilere göre, dört işçi gaza maruz kalmaktan doğrudan etkilenmiştir. Bunlardan biri olan İbrahim Karakaya trajik bir şekilde hayatını kaybetti. Diğer üç işçi ise geçen hafta geç saatlerde hastaneden taburcu edildi. İbrahim Karakaya, petrol…
Röportaj: Esra Erben Orman yangınlarının artan sıklığı ve şiddeti, iklim değişikliği ve çevresel faktörlerin etkisiyle giderek daha ciddi bir tehdit haline gelmektedir. Bu durumu yakından gözlemleyen ve yangın söndürme operasyonlarında aktif olarak görev alan arama kurtarma ekibinde yer alan Mansur Karaca ile röportaj yaptık. Karaca, sorularımızı deneyimlerinden yola çıkarak cevapladı ve bize yangınların arka planındaki nedenleri, alınan önlemleri ve hayvan kurtarma çalışmalarını detaylıca anlattı. 1.Orman yangınlarının artmasında küresel ısınmanın rolü hakkında ne düşünüyorsunuz? Yangınlarda küresel ısınmanın rolü birinci sırada yer alırken daha sonra çevresel faktörler gelmektedir. Arama kurtarmacı olarak geçtiğimiz günlerde yangın bölgesinde tanık olduğum bir olaydan bahsetmek istiyorum. Bölgede…
Meclisten Geçirilmek İstenen Bu Yasa Tasarısı Nedir? İktidar, haziran ayında 2004’de çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu’nun karşısında bir yasa tasarısı öne sürdü. Bu tasarı, sokakta yaşayan hayvanların barınaklarda toplanmasını, sahiplendirilmelerini, sahiplenilmedikleri takdirde barınaklarda hapsedilmelerini buyurmaktadır. Barınaklardaki “saldırgan, bulaşıcı ve tedavi edilemeyen hastalığı olan ya da sahiplenilmesi yasak olan” hayvanların öldürüleceğini söylemektedir. Popülasyonu azaltmak bahanesiyle ise “toplum için tehlike arz edenler” kategorisi dışında konumlandırdığı hayvanların da öldürülmesinin önünü açmaktadır. Cinayet ödevini belediyelere verip yerine getirmeyenleri 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile tehdit etmektedir. Bugüne Kadar Neler Oldu? Yasa tasarısının haberinin alındığı haziran ayından itibaren İstanbul, Ankara ve İzmir gibi birçok şehirde çeşitli eylemler düzenlendi. Akp,…
Bu metin, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen Ömerli Barajı Havzası Ve Yapılması Planlanan Tuzla Biyoteknoloji Organize Sanayi Bölgesi’ne dair gerçekleştirilen toplantıda hazırlanan notlar ile oluşturulmuştur. 1. Ömerli Barajı Havzası İstanbul’un en önemli su varlıklarından olan ve koruma altında olması gereken Ömerli Barajı Havzası, son dönemde gündeme gelen projelerle birlikte gittikçe artan yapılaşma tehdidi ve kirlilik tehlikesiyle karşı karşıyadır. Doğal havza niteliğinden ötürü dereleri ve yeraltı akiferleri ile birlikte mutlak korunması gereken Ömerli Barajı Havzası mega projeler ve kentleşme baskısı ile büyük zarar görmektedir. Ömerli Havzası İstanbul’un su temin sistemi açısından da kritik öneme sahiptir. Kendi havzasından toplanan…
Polen Dergi’nin 12. sayısını sizlerle buluşturmaktan büyük bir heyecan duyuyoruz. Bu sayımızda “Madencilik Furyasını Durduralım” dosya konusuyla sizlerle birlikteyiz. Dosyada Bergama, Kazdağları, Giresun-Gümüşhane, güncelden Kalemoğlu, Halkidiki deneyimleri yer alıyor. Yazarımız Ayşe “Ölüler Altın Takmaz”ı inceliyor. Mazıdağı-Çınar arasındaki korkunç yangında yitirdiğimiz canları anarken öfkemizi DEDAŞ’a ve özelleştirmelerle bu felaketin zeminini hazırlayan sömürgeci kapitalist devlete yöneltiyoruz. İklim krizinin terimizi döktüğü, canımızı aldığı şu günlerde güncel iklim verilerini, iklim hareketinin olası stratejilerini tartışıyor, sınıfın iklim taleplerini bir çeviri ile ele alıyoruz. Faşizmin toplumun en ezilen kesimlerine bir kez daha yönelerek pogromlara giriştiği acı günlerde göçmen emeğiyle el ele giden ekolojik yıkımı Zonguldak madenleri…
Polen Ekoloji Kolektifi Notu: 20 Haziran’da gerçekleşen yangında kaybettiğimiz tüm canları saygıyla anıyoruz. Halk düşmanı DEDAŞ’ın başlıca sorumlu olduğu yangında devlet kurumlarının hiçbirinin ne öncesinde ne de yangında anında gerekli önlemleri almadığı tıpkı İliç ve Fırat Havzasında olduğu gibi bir kez daha görüldü. Ancak sonrasındaki adaleti ancak onları kuşatarak, mücadeleyi sahiplenerek sağlayabiliriz. Özelleştirilen elektrik dağıtımının ortaya çıkardığı bu cezasızlık hukuku aynı zamanda halkı geçimlik üretiminden alıkoyuyor, temel ihtiyaçlarından mahrum bırakıyor. Basitçe bir kötü yönetimden değil, sistematik bir düşman hukukundan bahsediyoruz. Adalet mücadelemizin de çerçevesi budur. GİRİŞ 20.06.2024 tarihinde saat 22:00 saatlerinde Diyarbakır ili Çınar ilçesi Köksalan Kırsal Mahallesinde çıkan ve…
Önemli bir çarpışma günündeyiz. Ama daha önemlisi varoluşsal bir çarpışma dönemindeyiz. İliç, Akbelen, İkizdere gibi yıkım projeleri; müsilaj, asbest, mikroplastik, radyasyon gibi günbegün öldüren kirleticiler; sel, yangın, kuraklık gibi iklim felaketleri yaşamlarımızı altüst ediyor. İşçi için çalışmanın bedeli zaten yarı aç, kötü barınma koşullarında yaşarken sağlığını hepten yitirmek, felaketten felakete sürüklenirken geleceksizleşmek oluyor. Kadın ve lgbti+, ezilen inanç ve uluslardan işçiler tüm bu süreçleri daha ağır yaşarken gezegeni paylaştığımız diğer canlıların katledilmesi, metalaştırılması, yaşam koşullarının ortadan kaldırılması aynı sermaye düzeninin çarklarında öğütülenlerin kaderinin ve özgürlük mücadelesinin bir olduğu bilincini işçi sınıfı içinde giderek daha fazla yayıyor. Kimyasallarla, kirli havayla, ısı…
Kolektifin Notu: Mart ayının başında jeologlar arasında en azından 15 yıldır süren bir tartışmada önemli bir gelişme yaşandı ve 1950’lerde Antroposen devresine geçildiği önerisi Uluslararası Jeoloji Bilimleri Birliği’nin konuyla ilgili alt komitesinde reddedildi (Oylamanın geçerliliği ve detaylarıyla ilgili bilgiler için bkz). Bu sonuç, uzun süredir marksist bir ekoloji teori iddiası taşıyan “metabolik yarık okulu” ile “dünya ekolojisi okulu” arasındaki Kapitalosen-Antroposen çekişmesi açısından da belli bir anlam taşıyor. Sonucun bu şekilde çıkması da belki de bu farklı okullar arasındaki tartışmalardan etkilenmiş olabilir. Doğa bilimleri-sosyal bilimler arasındaki ayrıma yaklaşım da yine bu farklı görüşlerin oluşmasında bir rol oynuyordu. Antroposen’in başlangıcı belli olan…
Polen Dergi 11. sayıyı pdf olarak indirebilirsiniz. Merhaba, 6-10 Şubat felaketinin yıl dönümünde yeni sayımızla karşınızdayız. Depremin devlet sayesinde büyük bir felakete dönüştü. Devlet kaç kişinin hayatını kaybettiği, kaç kişinin engelli kaldığı, evsiz barksız ve kimsesiz kaldığı konularında çelişkili açıklamalar yapıyor. Felaketin gerçek boyutları gizleniyor. Ve aradan bir yıl geçmesine rağmen, geçici barınma sorunu çözülmedi. Bunun yerine ilk baştan beri, depremin yarattığı yıkımı sermaye için nasıl karlı bir yatırıma dönüştürürüz, hesabını yaptılar, yapıyorlar. 126. Kararname, 6036 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunda yapılan değişikliklerle, yıkım alanını gasp etme, özelleştirme çalışmalarına devam ediyorlar. Özellikle Hatay’da bu gasp faaliyetleri yoğunlaşmış…