Yazar: Polen Ekoloji

Kolektifin Notu: Mart ayının başında jeologlar arasında en azından 15 yıldır süren bir tartışmada önemli bir gelişme yaşandı ve 1950’lerde Antroposen devresine geçildiği önerisi Uluslararası Jeoloji Bilimleri Birliği’nin konuyla ilgili alt komitesinde reddedildi (Oylamanın geçerliliği ve detaylarıyla ilgili bilgiler için bkz). Bu sonuç, uzun süredir marksist bir ekoloji teori iddiası taşıyan “metabolik yarık okulu” ile “dünya ekolojisi okulu” arasındaki Kapitalosen-Antroposen çekişmesi açısından da belli bir anlam taşıyor. Sonucun bu şekilde çıkması da belki de bu farklı okullar arasındaki tartışmalardan etkilenmiş olabilir. Doğa bilimleri-sosyal bilimler arasındaki ayrıma yaklaşım da yine bu farklı görüşlerin oluşmasında bir rol oynuyordu. Antroposen’in başlangıcı belli olan…

Devamını Oku

Polen Dergi 11. sayıyı pdf olarak indirebilirsiniz. Merhaba, 6-10 Şubat felaketinin yıl dönümünde yeni sayımızla karşınızdayız. Depremin devlet sayesinde büyük bir felakete dönüştü. Devlet kaç kişinin hayatını kaybettiği, kaç kişinin engelli kaldığı, evsiz barksız ve kimsesi kaldığı konularında çelişkili açıklamalar yapıyor. Felaketin gerçek boyutları gizleniyor. Ve aradan bir yıl geçmesine rağmen, geçici barınma sorunu çözülmedi. Bunun yerine ilk baştan beri, depremin yarattığı yıkımı sermaye için nasıl karlı bir yatırıma dönüştürürüz, hesabını yaptılar, yapıyorlar. 126. Kararname, 6036 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunda yapılan değişikliklerle, yıkım alanını gasp etme, özelleştirme çalışmalarına devam ediyorlar. Özellikle Hatay’da bu gasp faaliyetleri yoğunlaşmış…

Devamını Oku

Click here for the English version Kolombiya Casanare’de 5-10 Aralık 2023’te gerçekleşecek, Polen Ekoloji’nin de örgütleyici ve katılımcıları arasında yer aldığı Yeryüzü Sosyal Konferansı nedir? 1995’ten bu yana her yıl Kasım sonunda BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf devletlerin bir araya geldiği COP İklim Zirveleri uzun süredir yeryüzündeki yaşamı büyük yıkıma uğratan ve bir acil duruma dönüşmüş iklim krizine farklı sermaye çıkarlarının yanıtıdır. Kyoto’dan, Paris’e hiçbir aşamada dünya halklarının yararı öncelenmemiştir. Şimdi, COP28’de, BAE petrol şirketi yöneticisi başkanlığında bir kez daha emperyalist kapitalist rekabetin gereksinimleri belirleyici olacak. İklim ve ekoloji örgütleri yıllardır COP’a katılarak, alternatif zirveler düzenleyerek, sürece kitle basıncı…

Devamını Oku

Türkçesi için tıklayın. What is the Earth Social Conference that will take place in Casanare, Colombia on December 5-10, 2023, where Polen Ecology is among the organizers and participants?   Since 1995, every year at the end of November, the COP gathers with the participation of states party to the UN Framework Convention on Climate Change. It is the response of different capitalist interests to the climate crisis, which has become an emergency and is devastating life on earth. From Kyoto to Paris, at no stage has the interest of the peoples of the world been prioritized. Now, at COP28,…

Devamını Oku

Polen Dergi 10. Sayısı, Sosyalist Siyaset ve Ekoloji dosyasına başlarken… Polen Ekoloji Kolektifi olarak politik-ideolojik görüşlerimiz, pratiğimiz, örgütlenme ve varoluş tarzımız kökenlerini farklı ideolojik yönelimleriyle politik ekolojik akımlarından çok, Türkiye ve Kürdistan’ın devrimci, sosyalist geleneğinden alıyor. Marksizm-leninizmin teorik birikimi, diyalektik materyalist yöntemi, devrimci ideolojik yön göstericiliğiyle Kolektif olarak bizim kapitalizmin tarihsel gelişimini doğayla ilişkisi bağlamında anlamamızda ve sınıf mücadelesinin başlıca zemini olarak ele almamızda gereken araçları sağlıyor. Coğrafyamızdaki 50 yıllık ciddi devrimci, sosyalist birikim, ekolojik çöküş koşullarının coğrafyadaki toplumsal mücadeleler için belirleyici etkenlerden biri olmasıyla aklını, gövdesini ekoloji mücadelesine de yöneltti. Uzun mücadele yıllarının teorik tutukluğunu, savunmacı pozisyonu aşmak için…

Devamını Oku

Türkiye’deki çevre/ekoloji hareketinin temel ve acil sorunlarını nasıl tanımlıyorsunuz? Bugüne kadar neler eksik yapıldı? Neleri düzeltmeyi ve/ya geliştirmeyi planlıyorsunuz? Ekoloji mücadelesinde Parti’nin rolünü nasıl tanımlıyorsunuz? Öncelikle, Türkiye’deki çevre/ekoloji hareketleri, Batı’daki burjuva demokrasilerinde ortaya çıkan çevre/ekoloji hareketlerinden çok farklı bir görünüme sahip değil. Aradaki küçük farklar ise özgül tarihsel koşullar, coğrafi unsurlar, ekosistem ve doğal kaynak yapısı gibi faktörlerden kaynaklanıyor. Bu kapsamda Türkiye’de bu hareketlerin iki temel sorunu var. Birincisi, bir “yeşil romantizm” tablosu çiziliyor. Yani, materyalizmi reddederek adeta “dini cemaatlerin” idealist tasavvurlarına benzer şekilde bir projeksiyon ortaya koyuluyor. Örneğin, sadece fosil yakıtların kullanımı yasaklansın, nükleer enerji yasaklansın gibi argümanlar odağında…

Devamını Oku

SYKP Ekoloji Meclisi Türkiye’deki çevre/ekoloji hareketinin temel ve acil sorunlarını nasıl tanımlıyorsunuz? Bugüne kadar neler eksik yapıldı? Neleri düzeltmeyi ve/ya geliştirmeyi planlıyorsunuz? Ekoloji mücadelesinde Parti’nin rolünü nasıl tanımlıyorsunuz? Maden, enerji, inşaat merkezli “büyüme” politikasının saldırılarına paralel olarak yaşam alanı savunmaları yaygınlaşıyor. Deneyimlerinden ve birbirlerinden öğrenen, artık bir gelenek de oluşturan direnişler var. Ağırlaşan baskı ve yasaklar karşısında da gerilemeyen hareketler arasında yer alıyorlar. Çoğunlukla mülksüzleştirmeye direnen küçük çiftçiler, geçimlik tarım yapanlar etrafında yerel ittifaklarla gelişen bu direnişler hem kendi sınıf konumları hem de sınıfsal bir saldırıya karşı koymaları, sermaye döngüsünün ivmesini kırmaları bakımından nesnel olarak da sınıf mücadelesine katılıyorlar. Direnenler,…

Devamını Oku

Türkiye’deki çevre/ekoloji hareketinin temel ve acil sorunlarını nasıl tanımlıyorsunuz? Bugüne kadar neler eksik yapıldı? Neleri düzeltmeyi ve/ya geliştirmeyi planlıyorsunuz?   Ekoloji mücadelesinde Parti’nin rolünü nasıl tanımlıyorsunuz?  Kapitalizmin tüm dünya üzerindeki egemenliğinin insanlık için en yıkıcı sonuçlarından biri çevre felaketleridir. “Hep daha fazla üretim” düsturuyla işleyen sistem, tüketim ihtiyacına bakmaksızın sürekli üretmeye devam ediyor. Doğal kaynaklar sınırsızca ve geri dönülemez şekilde kirletiliyor; yapılaşmanın devam etmesi ya da madenciliğin başlayabilmesi adına bitki örtüsü yok ediliyor, hayvanlar ya restoranlar ya kıyafetler ya da kozmetik ürünler için sürekli öldürülüyor, iş olanakları büyük kentlerde yoğunlaşırken nüfus belli kentlerde yaşamaya zorlanıyor ve kent altyapıları yetersiz hale…

Devamını Oku

Özlem Gümüştaş & Şahin Tümüklü, Ezilenlerin Sosyalist Partisi Türkiye’deki çevre/ekoloji hareketinin temel ve acil sorunlarını nasıl tanımlıyorsunuz? Bugüne kadar neler eksik yapıldı? Neleri düzeltmeyi ve/ya geliştirmeyi planlıyorsunuz? Ekoloji mücadelesinde Parti’nin rolünü nasıl tanımlıyorsunuz? Sermayenin yeniden üretimi ve kâr güdüsüyle emek ve doğa sömürüsünü katmerlendiren, doğayı ve tüm canlıların yaşam koşullarını ortadan kaldıran, mali ve ekonomik sömürge ülkelerde yürüttüğü eko-kırımcı savaş, işgal politikalarıyla ekolojik çöküşün sorumulusu olan emperyalist-kapitalist sisteme karşı mücadele programı ve pratik politika hattından yoksunluk çevre/ekoloji hareketinin en temel sorunudur.   Ekoloji mücadelesinin antikapitalist, antiemperyalist mücadele programından yoksunluğu onun en temel sorunu iken, ekoloji mücadelesini ‘siyasetler üstü’ görme anlayışı onun…

Devamını Oku

Fuat Yücel Filizler, Devrimci Proleterya Sitesi Türkiye’deki çevre/ekoloji hareketinin temel ve acil sorunlarını nasıl tanımlıyorsunuz? Bugüne kadar neler eksik yapıldı? Neleri düzeltmeyi ve/ya geliştirmeyi planlıyorsunuz? Ekoloji mücadelesinde Parti’nin rolünü nasıl tanımlıyorsunuz? Türkiye, kapitalizmin dünya çapında süregiden eko-kırım ve eko-yıkım dalgasında, artık bariz biçimde öne çıkan kapitalist ülkelerden biri. Eko-yıkım; eko-sistemin, insan-dışı canlı yaşamın, toprağın, suların, denizlerin, ormanların, havanın her gün biraz daha mahvolmasının ötesinde, işçilerin ve kent ve kır yoksullarının genişçe bir kesiminin sırtının giderek dayanmaya başladığı “hayatta kalabilme” sınırı açısından da kritik bir etken haline gelmiş durumda. “Türkiye’deki ekoloji hareketinin temel ve acil sorunları” sorusunun bana ilk çağrıştırdığı, “bir…

Devamını Oku