İnsan, felsefe, din ve edebiyattan önce, yemek, içmek, giyinmek ve barınmak zorundadır. Bu zorunluluk nedeniyle toplumsal insan olmaya başlar başlamaz, doğayla emek harcadığı bir ilişki içerisinde var olagelmiştir. Toplumsal insanın evriminin vardığı düzey, doğayla ilişkisinde emek sürecini hangi tarzda gerçekleştireceğini belirler ve sonraki aşamanın maddi koşullarını yaratır. Kapitalizm, insan-doğa arasındaki emek sürecinin sınırlarını yıkıp geçer. Bununla, üretim kıtlığının giderek aşılmasını sağlarken, üretici emekçiyi bu üretimin sonuçlarından ancak işgücünü yenileyebilecek kadar yararlandırır; fazla nüfus –işsizliği– yaratarak açlığa mahkum ederken, artıdeğeri küçük bir azınlığın elinde toplar. Kapitalizmin bugünkü koşullarında, artıdeğer, kapitalist dünya tekellerinin hakimiyet altına aldıkları dünya çapındaki üretim zinciriyle gerçekleşmekte, yine…
Yazar: Ziya Ulusoy
Devamını Oku