Derin Denizlerde Varlıkların Keşfi, Kısa bir Tarih
Sermaye, gargantuan büyümesi ve birikimi için hammadde arayışına çıktığı 19.yüzyılda karasal sınırlara dayandığında, okyanuslar yeni keşif ve kaynak arayışının odağı haline gelmişti. Bu arayışın başlamasından sonra çok fazla beklemeden Şubat 1873’te, tarihteki ilk deniz bilim seferinde HMS Challenger, Arktik bölgesindeki Kara Denizi’nde ilk manganez nodüllerini keşfetti (Belkin vd., 2021). Bu keşfi yine aynı bölgede metaller açısından zengin yer kabuğunun kolay erişilebilir olduğunun anlaşılması izledi. Kısa bir süre sonra demir, manganez, kobalt ve nikel başta olmak üzere metallerin, 20. Yüzyılda gelişen teknolojiyle beraber giderek önemli hale gelen nadir toprak elementlerinin derin deniz yatağında büyük miktarda bulunduğu anlaşıldı.
Ancak 20. Yüzyılın ortasına gelene kadar bu metal ve minerallerin hammadde olarak meta üretimine katılması tartışılmadı. John Lawrence Mero’nun 1965’te yayınlanan Mineral Resources of the Sea (Denizdeki Mineral Kaynakları) isimli kitabı derin deniz yatağının büyük bir metal ve değerli mineral rezervine sahip olduğunu, hatta manganez nodüllerinin büyüme hızının insanlığın tüketim hızının üzerinde olabileceğini iddia ediyordu. Bu hesaplamalar, artan metal ihtiyacı ve buna bağlı olarak yükselen fiyatlar derin deniz madenciliğine yönelik umut ve yatırımları arttırdı. 1972’den 1980’lerin başlarına kadar endüstriyelleşmiş ülkelerin hükümetleri ve şirketler büyük konsorsiyumlar oluşturup Pasifik’teki Clarion-Clipperton Fay Bölgesi başta olmak üzere keşif programları başlattı, bölgeye yüzlerce sefer düzenlendi. Bu yıllarda Mero (1977), sadece Clarion-Clipperton Fay Bölgesi’nde 11 milyar ton manganez, 115 milyon ton kobalt, 650 milyon ton nikel ve 520 milyon ton bakır olduğunu hesaplayarak derin deniz madenciliğine yönelik yatırım ve umutları körükledi. Konsorsiyumlar çalışmalarına devam etti ve seferler giderek sıklaştı. Bu seferlerden belki de en ünlüsü 1972 yılında düzenlenen Hughes Glomar Explorer isimli geminin seferidir. Geminin üreticileri 6000 metre derinlikteki kaynakları yüzeye getirebilecek bir teknoloji geliştirdiklerini ve denemelere başladıklarını açıklayarak derin deniz madenciliği sektöründe büyük heyecan yaratmış olsa da kısa bir süre sonra seferin finansörünün CIA, derin denizden çıkarılan kaynağın ise Sovyetlere ait bir nükleer denizaltı enkazı olduğu ortaya çıktı (Phelan, 1975). 1980’ lerin ortalarına doğru emtia fiyatları düştü, derin denizdeki mineral bolluğunun aslında Mero’nun hesaplarından çok daha az olduğu yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı ve operasyonların yüksek maliyetlerinin etkisiyle derin deniz madenciliği popülerliğini kaybetti, projeler rafa kalktı (Glasby, 2000). Ta ki 2010’ların sonuna kadar.
1970’lerdeki popülerliğinden ve hareketliliğinden uzak olsa da derin deniz madenciliği, derin deniz operasyonlarında uzmanlaşmış şirketler ve karasal kaynakları kısıtlı olan ada ülkelerinin her daim gündeminde olmuştur. Derin denizlerdeki minerallerin işlenmesi konusundaki hukuksal boşlukların çözümü için yapılan çalışmalar sonucunda 1982 yılında Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) imzalanmıştır (Türkiye bu sözleşmeye taraf değildir). 1994 yılında yürürlüğe giren bu sözleşmenin uygulanmasını Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi (International Seabed Authority- ISA) denetler. UNCLOS’ u tek cümleyle özetlemek gerekirse, ülkelerin kıyılarının 200 deniz mili açığına kadar olan Münhasır Ekonomik Bölge dışında kalan deniz yatakları insanlığın ortak mirasıdır. Bu durumda, okyanusun %64’ü devletlerin ulusal hukuklarının kontrolü dışındadır (Amon vd., 2023). Burada yapılacak tüm ekonomik faaliyetler Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesinin iznine tabidir. Bu sözleşmenin doğurduğu hukuk gereği Pasifik Okyanusu’ndaki Clarion-Clipperton Fay Bölgesi gibi mineral zengini bölgeler ISA tarafından lisans bölgelerine ayrılmıştır. Hükümetler bu bölgelerde faaliyet gösteren şirketlere garantör olur ve bu bölgeler -şimdilik- keşif faaliyetleri için 15 yıl süreyle şirketlere kiralanır. Uluslararası suların yanında, bazı ülkeler ekonomik bölgeleri içinde yer alan jeolojik oluşumlar sayesinde deniz tabanı ve burada bulunan mineraller üzerinde tüm yetkiye sahiptir.
Bir Örnek: Papua Yeni Gine
Kıyılarına yakın hidrotermal bacalarda önemli sülfür depozitleri-birikimleri bulunan Papua Yeni Gine, kapitalist sistemde kendilerine yer edinmek için derin deniz kaynaklarının araştırılması ve kullanılması konusunda politikalar geliştiren ülkelere bir örnektir. Papua Yeni Gine’nin derin deniz madenciliği serüveni derin deniz madenciliğinin ekolojik, ekonomik ve sosyal dinamiklerine yönelik iyi bir özet sunmaktadır. Papua Yeni Gine, 1997 yılında Kanadalı maden ve derin deniz teknolojileri şirketi Nautilus’a Manus Baseninde yer alan hidrotermal bacalardaki kaynakları araştırması için lisans vermiştir (Pennington, 2009). Yapılan çalışmalar sonunda SOLWARA 1 olarak adlandırılan bölgedeki sülfür birikimlerindeki bakır oranının ticari madencilik için uygun olduğu anlaşılmış, bunun yanında altın başta olmak üzere diğer önemli metallerin de varlığı saptanınca 2012 yılında ilk ticari derin deniz madenciliği için çalışmalar başlamıştır (Milman, 2012). Papua Yeni Gine Devleti’nin yaklaşık 130 Milyon ABD Doları yatırım yaparak %15 hisse sahibi olduğu proje derin deniz madenciliğinin ekosistemler üzerindeki etkisine dair tartışmaları da alevlendirmiştir (Oxford Business Group, 2014). Şirket tarafından bağımsız olduğu iddia edilen araştırmacılara yaptırılan çalışmalar sonucunda yayınlanan rapor SOLWARA 1 bölgesinde yapılacak madencilik çalışmalarının sosyo-ekolojik olumsuz etkilerinin potansiyel faydaları karşısında kabul edilebilir olduğunu belirtmiştir (Batker & Schimdt, 2015). Kısa bir göz atmayla bile şirketin güdümünde yazıldığı anlaşılan, araştırmanın odağından uzaklaşıp dünya üzerindeki bakır ihtiyacına önemli bir kısım ayıran, yapılacak çalışmaların sosyal ve ekolojik etkilerini aklamaya çalışan, Manus Baseni Hidrotermal baca ekosistemlerindeki biyoçeşitliliği göz ardı edip “ekosistem servisleri” ne odaklanan bu rapor konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin tepkisini çekmiştir. Deep Sea Mining Campaign koordinatörü Dr. Helen Rosenbaum raporun derin deniz madeni yatırımcılarına güven sağlamak amacıyla yazıldığını belirtmiştir (Jamasmie, 2015). Ayrıca rapordaki ekosistem servisleri değerlendirmesinin eksikliğini ortaya koyan çalışmalar yayınlanmıştır (Le vd., 2017). Tüm bunların yanında, SOLWARA-1 projesinin çevresel etki değerlendirmelerinde kullanılan verilerin Nautilus güdümündeki araştırmalar sonucu ortaya çıkmış olması araştırmacıların çıkar ortaklığı/çıkar çatışmaları konusunda da soru işaretleri doğurmaktadır. Derin deniz madenciliğinin etkilerinin anlaşılması ve yönetilmesi konusunda tartışmalar devam etmektedir (Van Dover vd., 2018, Ardron vd., 2018, Christiansen, 2020, Smith vd.,2020, Amon vd., 2023). İlk derin deniz madenciliği projesinin ekosistem ve biyolojik çeşitlilik üzerine potansiyel etkisinin tam olarak anlaşılamamış olmasına ve dünya çapındaki tepkilere rağmen Nautilus ve Papua Yeni Gine Hükümeti çalışmalara duraksamadan devam etmiş ve 2016 yılında madencilikte kullanılacak dev makineler derin deniz teknolojisinde büyük atılımlar olarak sunulmuştur (Hambling, 2018). Proje Papua Yeni Gine halkı ile hükümet arasında da sorunlara yol açmış, hükümetin yerel halklardan bilgi ve belge sakladığı, bölge insanlarının haklarını ihlal ettiği ortaya çıkmıştır (Davidson & Doherty, 2017). Tüm bunlara rağmen proje açısından her şey yolunda görünürken Nautilus Şirketi’nin riskli yatırımları ve Papua Yeni Gine Hükümeti’nin projedeki rolünün finansal boyutu tartışmalara yol açmış, şirket 2018 yılında ilginç bir şekilde “dolandırılınca” (DSM Observer, 2018) SOLWARA-1 projesi finansal olarak krize girmiştir. Bu olayların sonucunda proje rafa kaldırılmış ve şirket 2019 yılında iflasını açıklamıştır.
Yeni bir Altına Hücum mu?
Papua Yeni Gine ve Nautilus’un “tatsız” deneyimi şirketin iflasına ve ülkenin zarar etmesine sebep olsa da derin deniz madenciliği teknolojisinde önemli ilerlemeler sağladı. Belki de daha da önemlisi, gözden uzak olanın gönülden de uzak olması (Amon vd., 2022) sebebiyle maden şirketleri, çevresel etkiler konusundaki pervasız tutumlarının sorun yaratmayacağını düşündü. 2010’ların ortalarından itibaren elektrikli kişisel ulaşım araçlarının büyük bir hızla popülarite kazanmaya başlamasıyla üretim, satışlar ve satış tahminleri yükseldi (Welch, 2021). Aynı zamanda nesnelerin interneti, akıllı cihazlar ve benzeri teknolojiler metal ve nadir toprak elementlerine olan talebi artırdı. Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin yumuşatılmasında daha adil bir üretim ve bölüşüm sistemi kurmak yerine yenilenebilir enerjiyi çözüm olarak gören -sözde- yeşil devrim, tüketicilerin, sermayenin ve hükümetlerin gündeminde daha fazla yer edinmeye başladı. Tüm bunlara ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı (Hung, 2018; Fajgelbaum & Khandelwal, 2022), NATO ve Rusya arasındaki genişleme gerginliği ve Ukrayna’daki savaşın ürünü ekonomik tedbirler (BBC, 2023), Arktik Denizindeki buzulların çözülmesiyle ulaşılabilir hale gelen Arktik Denizi Tabanındaki kaynakların paylaşımı sorununun (Baillie, 2023; Copley, 2020) yarattığı ekonomik ve politik atmosfer eklenince derin deniz madenciliği alanındaki keşif, teknoloji yarışı ve köşe kapmaca oyunu hızlandı.
Derin deniz varlıklarının hammadde olarak birer kaynağa dönüştürülerek üretim sürecine dahil edilmesinin yanı sıra derin deniz madenciliği, emperyalist ülkelerin neo-kolonyal çıkarları, Pasifik’te stratejik öneme sahip noktaların elde tutulması için bir paravan olarak da kullanılmaktadır. Van Guard’da derin deniz madenciliğini ele alan bir haber-yorum yazısı ABD’nin Avustralya Hükümeti ve şirketler aracılığıyla Pasifik’teki ada ülkelerine baskı yaptığını, Çin’ e karşı mevziler kazanmak üzere hareket ettiğini dile getirip derin deniz madenciliğinin ülkelerin bağımsızlığına yönelik de bir tehdit olduğu eleştirisini getirmektedir (Van Guard, 26.06.2023).
Derin deniz madenciliği konusunda son on yılda artan basıncın subabını açan yine Kanadalı bir maden şirketinin ortaklığındaki bir ada hükümeti oldu. DeepGreen isimli şirketle lisans anlaşması olan ve ortak yatırımlar yapan ada ülkesi Nauru, 25 Haziran 2021’de Uluslarası Deniz Yatağı Otoritesine (ISA) Clarion-Clipperton Fay Bölgesinde derin deniz madenciliği için ruhsat verdiğini açıklayan bir mektup yolladı (Lyons, 2021). Uluslararası yasalar gereği ISA böyle bir talebin ardından iki yıl sonunda bir çevre koruma ve kaynak yönetimi protokolü hazırlamak zorunda. Mektupta daha önceki yıllarda yapılan görüşmelerle ortaya çıkan taslak protokol ve düzenlemelerin çevre koruma konusunda yeterli olduğu belirtiliyordu (Lyons, 2021). Ancak bu “iyimser” fikre karşı deniz bilim alanında çalışan bilim insanlarının cevabı aynı hafta içinde geldi.
44 ülkeden 350 bilim insanı imzasıyla kamuoyuna sunulan metinde halihazırda aşırı insan etkinliğine, antropojenik baskıya maruz kalan okyanus ekosistemlerinin, derin deniz madenciliği faaliyetleriyle daha da büyük baskılara maruz kalacağı ve olumsuz etkilerin tahmin edilemez boyuta ulaşabileceği anlatılıyor.
“Marine Expert Statement Calling for a Pause to Deep-Sea Mining” başlıklı metne imza atan uzman sayısı 2023 ağustos ayında 769’a ulaşmış durumda.
Bilim insanları dışında, Pasifik’teki bazı ada ülkeleri de derin deniz madenciliğinin olası etkileri üzerinde çekincelerini belirtip çalışmaların duraklatılması yönünde fikir bildirmekte. 2022 yılında Birleşmiş Milletler Lizbon Deniz Konferansında Palau’ nun yaptığı belli bir süre faaliyetleri durdurma çağrısına (Reuters, 2022) Fiji ve Samoa hükümetleri zaman geçmeden desteklerini açıkladı. 2022 yılı sonunda Avrupa Birliği devletleri, Latin Amerika Ülkeleri moratoryum çağrısına destek verdi (Fauna & Flora. 2023). Çağrıya katılan son devlet 2023 yılı Şubat ayında Kanada oldu (Baker, 2023). Nauru’nun talep ettiği protokol teslim tarihinin yaklaştığı 2023 yazında derin deniz madenciliğine olumlu bakan ve düzenlemelerin tamamlanması yönünde görüş bildiren devletler Birleşik Krallık, Norveç, Singapur, Hindistan ve Çin oldu (Fauna & Flora, 2023). 2023 yılı Temmuz ayı sonu, Nauru’nun talebinin cevaplanması gereken haftada, Jamaika’da bulunan ISA genel merkezi oldukça yoğun ve çekişmeli geçen derin deniz madenciliği tartışmalarına sahne oldu. Bu görüşmeler sonunda, 36 ülkeden oluşan Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi Konseyi, derin deniz madenciliği faaliyetlerinin çevresel etkileri ve moratoryum kararının 2024 yılında tartışmaya devam edilmesi kararı aldı (McVeigh, 2023). Bu durum madencilik faaliyetleri başlamadan etkilerin anlaşılması için en az iki yıl daha kazanılması anlamına geliyor.
Deniz Ekosistemleri ve Derin Deniz Madenciliğinin Olası Etkileri
Derin deniz terimi, 200 metreden fazla derinliğe sahip okyanusu tanımlar. 200 metrenin altında yer alan, çok çeşitli jeolojik ve topografik özelliklere sahip derin deniz tabanı yeryüzünün yarısından fazlasını kaplar. Derin denizler, tabanları ve üzerindeki su kolonuyla birlikte yeryüzündeki yaşam alanlarının yaklaşık %95’ini oluşturmaktadır (Miller vd., 2018). Ortalama derinliği 3800 metre olan okyanus, gezegenin en büyük ekosistemidir. Büyük bir biyolojik çeşitliliği barındıran okyanusların karaya uzaklık, derinlik gibi lojistik ve teknolojik engellerden ötürü yalnızca küçük bir kısmı keşfedilebilmiştir (Ramirez-Llodra, 2010). Hemen her araştırma yeni canlı türü, yaşam biçimi ve türler arası ilişkilerin keşfiyle sonuçlanmaktadır. Karanlık, soğuk ve besin açısından çöl olarak tanımlanabilecek Clarion-Clipperton Fay Bölgesine odaklanan analizler bu koşullarda bile deniz tabanında yaşayan 8000’den fazla hayvan türü olabileceğini tahmin etmekte, veri tabanında yer alan 5000’den fazla türün henüz tanımlanmadığını göstermektedir (Rabone vd., 2023). Söz konusu bölgenin derin deniz madenciliği sebebiyle görece sık ziyaret edildiği göz önünde bulundurulduğunda derin denizlerdeki hayvan çeşitliliğinin ne kadar büyük olabileceği akılda canlandırılabilir. Son yirmi yılda, teknolojideki gelişmelerle birlikte derin denizlerdeki mikrobiyal yaşamın çeşitliliği de hızla keşfedilmeye başlamıştır. Derin deniz sedimanlarındaki biyokütlenin önemli bir kısmını oluşturan mikroskobik canlıların (Jorgensen & Boetius, 2007) takson sayısının arkeler için yüz binler ile on milyonlar arasında, bakteriler için on milyonlarca gibi akıl almaz aralıklarda olduğu tahmin edilmektedir (Hoshino vd., 2020). Derin denizler, 1970’lerin sonunda keşfedilen hidrotermal bacalar gibi büyük sürprizleri de barındırmaktadır. Bu habitatlardaki kimyasal koşullar, parçası olduğumuz güneş enerjisi-fotosentez temelli birincil üretime dayalı besin zincirinden çok farklı ekosistem ilişkilerinin dinamosu olmaktadır (Luther vd., 2001). Gezegenimizdeki yaşamın başlangıcı ve evrimi gibi temel soruların cevapları da derin denizlerde halen keşfedilmeyi beklemektedir (Martin vd., 2008). Biyolojik çeşitliliğin yanında okyanus ekosistemi atmosferdeki karbondioksitin tutulmasında önemli bir işleve sahiptir (Gruber vd., 2023) ve okyanustaki mikroorganizmalar nitrojen döngüsünde önemli bir rol oynamaktadır (Graham vd., 2016 ). Henüz 200 yılı bulmamış deniz bilim tarihinde edindiğimiz önemli bilgilere rağmen okyanus ekosisteminin çeşitliliği ve fonksiyonlarına dair tam olarak anlaşılamamış, keşfedilmeyi, hesaplanmayı bekleyen çok şey var. Bunun önemli bir kısmı da derin deniz tabanında.
Derin deniz madenciliği ile kara madenlerinin ekosistemler üzerindeki etkisini karşılaştırıp derin deniz madenciliğinin olumsuz sosyo-ekonomik ve çevresel etkilerinin daha az olacağını öngören çalışmalar olsa da (Paulikas, 2022) deniz ekosistemleri üzerinde çalışan uzmanların yayınlarında en çok üzerinde durduğu nokta derin deniz hakkındaki bilgilerin çevresel etki değerlendirmesi için temel sağlayacak düzeyin çok altında olduğudur (Boetius & Haeckel, 2018; Orcutt, 2023; Flora & Fauna, 2023). Eldeki biyoçeşitlilik verileriyle yapılan değerlendirmelere göre derin deniz madenciliğinin etkilerini doğrudan deniz tabanındaki habitatlar üzerinde ve dolaylı yoldan su kolonuna etkiler olarak sınıflandırabiliriz (Miller vd., 2018). Minerallerin işlenebilmesi için deniz tabanındaki hidrotermal bacalar, kayaçlar ve manganez nodüller devasa makinelerle kazınacaktır. Bu yapılarla beraber, bu tip habitatlarda evrimleşmiş, önemli bir kısmı endemik olan canlılar (Amon vd., 2016) da yerlerinden sökülüp ölecektir. Büyüme hızının bin yılda bir milimetre ile bir milyon yılda bir milimetre arasında olduğu hesaplanan manganez nodüllerini ele alırsak (Boltenkov, 2012; Kerr, 1984), madencilik faaliyeti ile henüz keşfedemediğimiz binlerce canlı türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak, yaşam alanlarının yeniden oluşması milyonlarca yıl alacağından ekosistemlerin toparlanması mümkün olmayacaktır (Gollner vd., 2017). Yaşam alanlarının doğrudan yok edilmesinin yanında, yüksek metal konsantrasyonuna sahip toz, deniz tabanına bir başka ekolojik tehdit oluşturmaktadır. 2021 yılında yapılan denemelerde, madencilik faaliyeti sırasında yerinden edilen sedimanın su kolonunda asılı kalmasıyla oluşan toz bulutunun deniz tabanından iki metre ve daha fazlasına kadar yüksekliğe çıkıp saatlerce asılı kaldığı tespit edilmiştir (Muñoz-Royo, 2022), bu sedimanın bir kısmının akıntı ve eğim etkisiyle iki kilometre kadar uzağa taşındığı da saptanmıştır (Gazis, yayınlanmamış veri). Deniz tabanını kaplayarak habitat özelliklerini değiştirmenin yanında, yüksek ağır metal içerikli bu tozun canlılarda zehir etkisi yapabileceği gösterilmiştir (Carreiro-Silva, 2022). Bu doğrudan etkilerin yanında, makinelerin çalışırken yaratacağı gürültü ve ışık kirliliğinin etkilerinin tahmin edilmesi için davranış bilimi verileri bulunmamaktadır. Ayrıca, mineral ve metallerin deniz yüzeyine çıkarılıp işlenmesi sırasında oluşacak kirliliğin etkileri henüz bilinmemektedir.
Kaynakça ve İleri Okuma
Amon, D. J., Rotjan, R. D., Kennedy, B. R. C., Alleng, G., Anta, R., Aram, E., Edwards, T., Creary-Ford, M., Gjerde, K. M., Gobin, J., Henderson, L.-A., Hope, A., Ali, R. K., Lanser, S., Lewis, K., Lochan, H., MacLean, S., Mwemwenikarawa, N., Phillips, B., … Bell, K. L. C. (2022). My Deep Sea, My Backyard: A pilot study to build capacity for global deep-ocean exploration and research. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences, 377(1854), 20210121. https://doi.org/10.1098/rstb.2021.0121
Amon D.j., Ziegler A.F., Dahlgren T.G., Glover A.G., Goineau A., Gooday A.J. (2016) Insights into the abundance and diversity of abyssal megafauna in a polymetallic-nodule region in the eastern Clarion-Clipperton Zone Scientific Reports 6 (1), 30492
Ardron, J. A., Ruhl, H. A., & Jones, D. O. B. (2018). Incorporating transparency into the governance of deep-seabed mining in the Area beyond national jurisdiction. Marine Policy, 89, 58–66. https://doi.org/10.1016/j.marpol.2017.11.021
Baker R. (2023) Canada declares moratorium on deep-sea mining at global ocean conservation summit Canada’s National Observer. 07/08/2023 tarihinde https://www.nationalobserver.com/2023/02/09/news/canada-declares-moratorium-deep-sea-mining-global-conservation-summit adresinden alınmıştır.
Batker D, Schmidt R. (2015) Environmental and Social Benchmarking Analysis of the Nautilus Minerals Inc. Solwara 1 Project. Nautilus Document Reference SL01-NMN-XEE-RPT-0180-001
Baillie D. (2023) Spy planes over the North Pole: Could climate change fuel war in the Arctic? 07/08/2023 tarihinde https://www.euronews.com/green/2023/07/14/spy-planes-over-the-north-pole-could-climate-change-fuel-war-in-the-arctic adresinden alınmıştır.
BBC World (2023) What are the sanctions on Russia and are they hurting its economy? https://www.bbc.com/news/world-europe-60125659
Belkin, I. M., Andersson, P. S., & Langhof, J. (2021). On the discovery of ferromanganese nodules in the World Ocean. Deep Sea Research Part I: Oceanographic Research Papers, 175, 103589. https://doi.org/10.1016/j.dsr.2021.103589
Boetius, A., & Haeckel, M. (2018). Mind the seafloor. Science, 359(6371), 34–36. https://doi.org/10.1126/science.aap7301
Boltenkov, B. S. (2012). Mechanisms of formation of deep-sea ferromanganese nodules: Mathematical modeling and experimental results. Geochemistry International, 50(2), 125–132. https://doi.org/10.1134/S0016702911120044
Carreiro-Silva, M., Martins, I., Riou, V., Raimundo, J., Caetano, M., Bettencourt, R., Rakka, M., Cerqueira, T., Godinho, A., Morato, T., & Colaço, A. (2022). Mechanical and toxicological effects of deep-sea mining sediment plumes on a habitat-forming cold-water octocoral. Frontiers in Marine Science, 9, 915650. https://doi.org/10.3389/fmars.2022.915650
Christiansen, B., Denda, A., & Christiansen, S. (2020). Potential effects of deep seabed mining on pelagic and benthopelagic biota. Marine Policy, 114, 103442. https://doi.org/10.1016/j.marpol.2019.02.014
Copley J. (2020) Deep-sea mining is making the seabed the hottest real estate on Earth 07/08/2023 tarihinde https://www.newscientist.com/article/mg24833070-700-deep-sea-mining-is-making-the-seabed-the-hottest-real-estate-on-earth/ adresinden alınmıştır.
Davidson H. Doherty B. (2017) Troubled Papua New Guinea deep-sea mine faces environmental challenge. The Guardian. 06/08/2023 tarihinde https://www.theguardian.com/world/2017/dec/12/troubled-papua-new-guinea-deep-sea-mine-faces-environmental-challenge adresinden alınmıştır.
DSM Observer (2018) Despite setbacks, Nautilus Minerals struggles towards production. 06/08/2023 tarihinde https://dsmobserver.com/2018/08/despite-setbacks-nautilus-minerals-struggles-towards-production/ adresinden alınmıştır
Fajgelbaum, P. D., & Khandelwal, A. K. (2022). The Economic Impacts of the US–China Trade War. Annual Review of Economics, 14(1), 205–228. https://doi.org/10.1146/annurev-economics-051420-110410
Fauna & Flora. 2023. Update to ‘An assessment of the risks and impacts of seabed mining on marine ecosystems’ Cambridge UK. Available from: www.fauna-flora.org
Glasby (2000) Lessons Learned from Deep-Sea Mining. Science. Vol 289, Issue 5479 pp. 551-553 https://doi.org/10.1126/science.289.5479.551
Gruber, N., Bakker, D. C. E., DeVries, T., Gregor, L., Hauck, J., Landschützer, P., McKinley, G. A., & Müller, J. D. (2023). Trends and variability in the ocean carbon sink. Nature Reviews Earth & Environment, 4(2), 119–134. https://doi.org/10.1038/s43017-022-00381-x
Gollner, S., Kaiser, S., Menzel, L., Jones, D. O. B., Brown, A., Mestre, N. C., van Oevelen, D., Menot, L., Colaço, A., Canals, M., Cuvelier, D., Durden, J. M., Gebruk, A., Egho, G. A., Haeckel, M., Marcon, Y., Mevenkamp, L., Morato, T., Pham, C. K., … Martinez Arbizu, P. (2017). Resilience of benthic deep-sea fauna to mining activities. Marine Environmental Research, 129, 76–101. https://doi.org/10.1016/j.marenvres.2017.04.010
Graham, E. B., Knelman, J. E., Schindlbacher, A., Siciliano, S., Breulmann, M., Yannarell, A., Beman, J. M., Abell, G., Philippot, L., Prosser, J., Foulquier, A., Yuste, J. C., Glanville, H. C., Jones, D. L., Angel, R., Salminen, J., Newton, R. J., Bürgmann, H., Ingram, L. J., … Nemergut, D. R. (2016). Microbes as Engines of Ecosystem Function: When Does Community Structure Enhance Predictions of Ecosystem Processes? Frontiers in Microbiology, 7. https://doi.org/10.3389/fmicb.2016.00214
Hambling,D. (2018) Giant Robots Are the Future of Underwater Mining . Popular Mechanics. 06/08/2023 tarihinde https://www.popularmechanics.com/technology/robots/a16674275/underwater-robot-mining-nautilus-solwara-1-papua-new-guinea/ adresinden alınmıştır.
Hoshino, T., Doi, H., Uramoto, G.-I., Wörmer, L., Adhikari, R. R., Xiao, N., Morono, Y., D’Hondt, S., Hinrichs, K.-U., & Inagaki, F. (2020). Global diversity of microbial communities in marine sediment. Proceedings of the National Academy of Sciences, 117(44), 27587–27597. https://doi.org/10.1073/pnas.1919139117
Hung (2020) The US-China Rivalry Is About Capitalist Competition. Jacobin. 07/08/2023 tarihinde https://jacobin.com/2020/07/us-china-competition-capitalism-rivalry adresinden alınmıştır.
ISA (tarih yok) About ISA. 06/08/2023 tarihinde https://www.isa.org.jm/about-isa/ adresinden alınmıştır.
ISA(tarih yok)Exploration Areas 06/08/2023 tarihinde https://www.isa.org.jm/exploration-contracts/exploration-areas/ adresinden alınmıştır.
Jamasmie (2015) NGOs question Nautilus Minerals report on seafloor mining ‘minimum’ impacts. 06/08/2022 tarihinde https://www.mining.com/ngos-question-nautilus-minerals-report-on-seafloor-mining-minimum-impacts/ adresinden alınmıştır.
Jørgensen, B. B., & Boetius, A. (2007). Feast and famine—Microbial life in the deep-sea bed. Nature Reviews Microbiology, 5(10), 770–781. https://doi.org/10.1038/nrmicro1745
Kerr, R. A. (1984). Why Are There Any Nodules at All? Science, 223(4636), 577–577. https://doi.org/10.1126/science.223.4636.577
Le, J. T., Levin, L. A., & Carson, R. T. (2017). Incorporating ecosystem services into environmental management of deep-seabed mining. Deep Sea Research Part II: Topical Studies in Oceanography, 137, 486–503. https://doi.org/10.1016/j.dsr2.2016.08.007
Luther, G. W., Rozan, T. F., Taillefert, M., Nuzzio, D. B., Di Meo, C., Shank, T. M., Lutz, R. A., & Cary, S. C. (2001). Chemical speciation drives hydrothermal vent ecology. Nature, 410(6830), 813–816. https://doi.org/10.1038/35071069
Martin, W., Baross, J., Kelley, D., & Russell, M. J. (2008). Hydrothermal vents and the origin of life. Nature Reviews Microbiology, 6(11), 805–814. https://doi.org/10.1038/nrmicro1991
McVeigh (2023) International talks end without go-ahead for deep-sea mining. The Guardian. 07/08/2023 tarihinde https://www.theguardian.com/environment/2023/jul/29/deep-sea-mining-international-talks-isa-jamaica adresinden alınmıştır.
Mero J. L., in Marine Manganese Deposits, Glasby G. P., Ed. (Elsevier, Amsterdam, 1977), pp. 327-355.
Mero L.R. (1965) Mineral Resources of the Sea. ELSEVIER PUBLISHING COMPANY.
Miller, K. A., Thompson, K. F., Johnston, P., & Santillo, D. (2018). An Overview of Seabed Mining Including the Current State of Development, Environmental Impacts, and Knowledge Gaps. Frontiers in Marine Science, 4, 418. https://doi.org/10.3389/fmars.2017.00418
Milman O. (2012) Papua New Guinea’s seabed to be mined for gold and copper. The Guardian. 06/08/2023 tarihinde https://www.theguardian.com/environment/2012/aug/06/papua-new-guinea-deep-sea-mining adresinden alınmıştır.
Muñoz-Royo, C., Ouillon, R., El Mousadik, S., Alford, M. H., & Peacock, T. (2022). An in situ study of abyssal turbidity-current sediment plumes generated by a deep seabed polymetallic nodule mining preprototype collector vehicle. Science Advances, 8(38), eabn1219. https://doi.org/10.1126/sciadv.abn1219
Orcutt B. (2023) Pause deep-sea mining to avoid irreparable harm. Nature | Vol 619
Oxford Business Group (2014) Interview: Byron Chan Minister for Mining Papua New Guinea. https://oxfordbusinessgroup.com/articles-interviews/obg-talks-to-byron-chan-minister-for-mining-interview
Paulikas, D., Katona, S., Ilves, E., & Ali, S. H. (2022). Deep‐sea nodules versus land ores: A comparative systems analysis of mining and processing wastes for battery‐metal supply chains. Journal of Industrial Ecology, 26(6), 2154–2177. https://doi.org/10.1111/jiec.13225
Pennington S.M. (2009).Deep-sea Mining in Papua New Guinea: Policy Frontier. Master’s project, Duke University. Retrieved from https://hdl.handle.net/10161/956.
Phelan, James. “An Easy Burglary Led to the Disclosure of Hughes-C.I.A. Plan to Salvage Soviet Sub”. The New York Times, 27 March 1975, p. 18.
Ramirez-Llodra, E., Brandt, A., Danovaro, R., De Mol, B., Escobar, E., German, C. R., Levin, L. A., Martinez Arbizu, P., Menot, L., Buhl-Mortensen, P., Narayanaswamy, B. E., Smith, C. R., Tittensor, D. P., Tyler, P. A., Vanreusel, A., & Vecchione, M. (2010). Deep, diverse and definitely different: Unique attributes of the world’s largest ecosystem. Biogeosciences, 7(9), 2851–2899. https://doi.org/10.5194/bg-7-2851-2010
Rabone, M., Wiethase, J. H., Simon-Lledó, E., Emery, A. M., Jones, D. O. B., Dahlgren, T. G., Bribiesca-Contreras, G., Wiklund, H., Horton, T., & Glover, A. G. (2023). How many metazoan species live in the world’s largest mineral exploration region? Current Biology, 33(12), 2383-2396.e5. https://doi.org/10.1016/j.cub.2023.04.052
Smith, C. R., Tunnicliffe, V., Colaço, A., Drazen, J. C., Gollner, S., Levin, L. A., Mestre, N. C., Metaxas, A., Molodtsova, T. N., Morato, T., Sweetman, A. K., Washburn, T., & Amon, D. J. (2020). Deep-Sea Misconceptions Cause Underestimation of Seabed-Mining Impacts. Trends in Ecology & Evolution, 35(10), 853–857. https://doi.org/10.1016/j.tree.2020.07.002
Van Dover, C. L., Arnaud-Haond, S., Gianni, M., Helmreich, S., Huber, J. A., Jaeckel, A. L., Metaxas, A., Pendleton, L. H., Petersen, S., Ramirez-Llodra, E., Steinberg, P. E., Tunnicliffe, V., & Yamamoto, H. (2018). Scientific rationale and international obligations for protection of active hydrothermal vent ecosystems from deep-sea mining. Marine Policy, 90, 20–28. https://doi.org/10.1016/j.marpol.2018.01.020
Van Guard (2023) Deep-sea mining rivalry threatens sovereignty and environment. 07/08/2023 tarihinde https://cpaml.org/post4.php?id=1687785098&catitem1=Fighting%20Imperialism%20around%20the%20world&catid1=15 adresinden alınmıştır.
Welch, C (2021) The future of driving is here—and it’s electric. National Geographic Magazine. 07/08/2023 tarihinde https://www.nationalgeographic.com/magazine/article/the-future-of-driving-is-here-and-it-is-electric-feature adresinden alınmıştır.