3 Nisan 2020
Koronavirüs salgını nedeniyle dijitalleşen iklim grevi etkinlikleri gün boyunca sürdü. Polen Ekoloji de 5. Küresel İklim Grevi etkinlikleri kapsamında ilk çevrimiçi panelini gerçekleştirdi. Portekiz’de fosil yakıt şirketlerine savaş açan Climaximo örgütünden Sinan Eden’in konuk olduğu programda, Avrupa’daki iklim hareketi ve Türkiye’ye yansımaları konuşuldu.
Moderatörlüğünü Elif Cansu İlhan’ın yaptığı yayında ilk sözü Cemil Aksu aldı. Aksu, koronavirüs günlerinin iklim aktivistlerini kendini yeni yöntemlerle ifade etmeye zorladığını kaydetti. Küresel iklim grevine çevrimiçi bir ortamda bir araya gelerek destek sunmak istediklerini dile getiren Aksu, “Bu webinar’da Portekiz’den arkadaşımız Sinan Eden’in katılmıyla hem Avrupa’daki iklim hareketinin kazanımlarını ve sonuçlarını hem de koronanın yarattığı OHAL uygulamaları altında iklim hareketini nasıl geliştireceğimizi konuşmak istedik. Bugün hem BM’nin açıkladığı raporlarda hem de başka kurumların raporlarında görüyoruz ki iklim krizi acil bir durum olarak yaşamlarımızın her alanına müdahil oluyor” dedi.
Dünyanın her tarafında hali hazırda iklim krizinin etkilerinin yaşandığını hatırlatan Aksu, iklim krizinin uzun yıllara dayanan çevre ve ekoloji hareketinin çatısı haline geldiğini dile getirdi. Yerellerdeki şirketlerin ve hükümetlerin faaliyetlerini durdurmak için iklim hareketinin temel mücadele gücü haline geldiğini kaydeden Aksu, iklim hareketini BM’deki müzakerelere bağlı olarak, karar vericileri ‘ikna edecek‘ farkındalık yaratmak için mücadele ettiğini ama son yıllarda daha kitlesel biçimde sokağa inen eylemlerle hükümetleri ve yetkilileri ‘karar almaya zorlayan‘ bir forma dönüştüğünü vurguladı. Ekoloji mücadelesinin Türkiye’de hâlâ çok sınırlı olduğunu belirten Aksu, “Ama tüm yerel hareketleri iklim hareketi olarak değerdirmek gerektiğini düşünüyoruz, en acil çözüm şu yada bu şekilde doğayı yıkan şirketleri durdurmaktı. Ama daha genelde küresel iklim hareketleriyle bağ kurmak, içsel ilişkiler kurmak bizim açımızdan önemli. Bu yüzden Climaximo’dan Sinan Eden’in anlatacakları bizim için önemli” ifadelerini kullandı.
Ardından söz alan Sinan Eden, Climaximo hakkında bilgi verdi. Paris İklim Zirvesi öncesi 2015 yılında kurulan bir iklim adaleti kolektifi olduklarını belirten Eden, beş kişi yola çıktıklarını ve bugün 70 kişiden fazla bir aktivist toplamıyla devam eden yatay bir oluşum olduklarını ifade etti. İklim adaletinin temelinde sosyo-ekonomik yapının olduğunu belirten Eden, antikapitalist bir örgüt olarak fosil yakıta karşı mücadele yürüttüklerini kaydetti.
Dünyada birçok sorun olduğunu ancak bazıların “acil” olarak yorumlamamız gerektiğini kaydeden Eden, “Bir tek iklim krizinde teslim tarihi var. Belli bir noktadan sonra geri dönülemez hale geliyor. Bir aciliyet öğesi var. Bu sorunun kökü eğer ki kapitalizme dayanıyorsa o zaman bu aciliyet öğesi bize devrimci bir teslim tarihi vermiş oluyor, 5-10 yılı gibi. Dolayısıyla bu insanı biraz odaklıyor, politik olarak ‘gözünü toptan ayırmama’ kültürünü oluşturuyor” dedi.
Climaximo’nun yürüttüğü kampanyalar, eylem ve etkinlikler hakkında bilgi veren Eden, Portekiz’de Türkiye’deki Ekoloji Birliği’ne benzer bir oluşumun olmadığını söyledi. Bunun stratejik bir tercih olduğunu ve bu tarz oluşumların teorik tartışmalara boğularak eyleminde basın açıklamasının dışına çıkamadığını deneyimlediklerini belirtti. Eden, Portekiz’de Sol Blok, Yeşiller, Doğa ve Hayvan Partisi olmak üzere birkaç partiyle hareket ettiklerini fakat yine Türkiye’deki HDP’ye benzer çok bileşenli bir parti olmadığını ekledi: “Bu partiler HDP’nin aksine gerçekten burjuva seçim partileri, yani varoluşları bu zeminde, faaliyetleri bu zeminde.”
Korona virüsü salgını dönemindeki hareket tarzlarına dair “Herkes evde kalacağına göre biz bu insanlara acil erişmeli ve analiz sunmalıyız” diyerek karantinanın ilk günlerinden itibaren kampanyaya başladıklarını dile getiren Sinan Eden, “Burada karantina-OHAL modunda çok uzun duramayacaklarını hissediyoruz, çünkü şu anda bile ‘evden çalışabilenler, çalışsın’ dendiği şartlarda bile Portekiz’de inşaat sektörü çalışıyor. Mesela neden otel inşaatı sürüyor, inşaat sektörü acil bir sektör değil. Bu durumun absürtlüğünü insanlar sorguluyor. Portekiz’in ekonomisi kaldırmıyor, ancak belli bir noktada burjuvaziye Trump’ın çözümü daha yakın geliyor. ‘Birileri nasılsa ölecek, normal’ diyerek insanları sokağa erken çıkaracaklarını hissediyoruz”, dedi.
Salgın süresinde şirketlere gerek olmadığının ve onlara ayrılacak kamu finansının gerekli olmadığının bir kez daha göründüğünü kaydeden Eden, “Dolayısıyla şu noktada tüm dünyda, Brezilya’da bile devlet bir ekonomik aktör olarak görünüyor ve bu durumda da çok fazla olasılığın beliriyor” diye konuştu. 25 yıldır ilk kez bu sene iklim zirvesinin olmayacağına dikkat çeken Eden, bunun da bir çeşit politik çöküş olduğunu ve iklim hareketi bakımından ciddi bir fırsat yarattığını vurguladı.
Ekoloji mücadelesiyle sınıf mücadelesinin karşı karşıya geldiği durumda, işçilerin daha iyi koşullarda yaşaması için mücadele edildiğinin öne çıkarılması gerektiğine dikkat çeken Eden, “Kapatılacak bir santrale ilişkin şunu öneriyoruz, haftada en az bir gün işten çıkarılacak işçiler, eğitim alsın. Sendikalarla bunu tartışıyoruz. Santralin kapanacağı anlamına gelmiyor ama sizin bir imkanınız olmalı. Köprü kurulabilecek bir yer bulmalıyız, nereden, hangi şey bizi birleştirebilir diye. Gerçekten dünyanın sonu ile ayın sonunu getirmek arasında doğrudan bir bağ kurup aynı talebi dile getirmek gerekiyor” diye konuştu.
Koronadan sonra ciddi bir kriz yaşanacağının altını çizen Eden, “Ortada olan çifte kriz. Aynı anda hem şirketler batıyor hem de tüketim krizi var. Hem şirketleri hem de halkı kurtarmak gibi saçma gibi bir durumdalar. Burada Lizbon Belediyesi’nin yoksul aileler için olan sosyal konutlarına üç aylık kiralarını karşılamaları için sıfır faizli kredi verildi. Vermezse bu insanların bugün alışverişe çıkması imkansız. Trump da Johnson da ayın anda hem Keynesci hem de neolberal politikaları izliyor. Bu bizim için bir fırsat. Ekonomiyi baştan kuruyorlar. Birçok ülkede kriz başlamadı bile aslında. Ortalık daha da karışacak bana göre ve bu karışıklıkta bugün güzel bir sosyal bir planımız varsa ve eğitimden, sağlığa, dolayısıyla da iklime kadar ortaklaştığımız her şeye yönelikse başarılı olabiliriz diye düşünüyorum” dedi.
Etkinlik katılımcıların soruları ve karşılıklı sözlerle toplamda 1 saatin üzerinde bir sürede sona erdi. Polen Ekoloji’nin bu ilk canlı yayın deneyimi örgütün aktivistleri açısından da kaynaşma fırsatı sunmuş oldu.