İklim Adaleti Şimdi! (İAŞ!) iklim hareketindeki en büyük ağ organizasyonlarından bir tanesidir. Bali’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı sırasında 30 örgüt tarafından 2007’de kurulmuştur. Bu örgütler dünyanın farklı bölgelerinden gelmekte ama çoğunlukla Küresel Güney vurgusu belirgindir. Popüler uluslararası üyeler arasında 350.org, Friends of the Earth ve ATTAC gibi kuruluşlar vardır. Güneyden dahil olan gruplar arasında Brezilya’dan FASE, Peru’dan La Confederacion Campesina, Sri Lanka’dan Çevresel Adalet Merkezi ve Gana’dan Üçüncü Dünya Ağı bulunuyor. İAŞ! Yıllık İklim Değişikliği Konferanslarında güçlü bir varlık gösterir, temsilcileri resmi müzakere süreçlerinde yer alırken aynı zamanda protestolara ve alternatif etkinliklere de katılırlar. Örneğin, İAŞ!’nin akredite 300 temsilcisi 2009 yılında Kopenhag’da konferansın müzakere süreçlerine katılmışlardır. Aynı zamanda ağın üyeleri “İktidarı Yeniden Talep Et” isimli protesto eylemlerine de katılmışlardır. Bir grup aktivist alternatif bir zirve başlatmak amacıyla Konferans Merkezine girmeyi denemişlerdir. BM İklim Konferanslarından ayrı olarak İAŞ! 2010 yılında Cochabamba’daki alternatif iklim zirvesinde, 2009 yılında Belern’deki Dünya Sosyal Forumunda bulunmuş ve 2010 yılındaki Dünya Bankası İklim Finansından Dışarı” kampanyasını da örgütlemiştir. Dahası, bu ağ ara ara İklim Değişikliği Konferanslarının hazırlanması için Birleşmiş Milletler buluşmalarına da katılmıştır.
İAŞ!’yi özel kılan şey üyelerinin büyük bir kısmının Küresel Güney ülkelerinden olmasıdır ama aynı zamanda ağın sahip olduğu eleştirel programı ve perspektifidir. Bu durum ağın kuruluşundan beri gözlemlenebilir. Ağın bu tutumu 2007’de Bali’deki İklim Değişikliği Konferası sırasında en geniş iklim ağı olan İklim Eylem Ağından kopuşla birlikte belirmeye başlamıştı. İAŞ!’yi kuran iklim grupları ayrılışlarının gerekçesini İEA’nın içerisindeki hükümet dışı kuruluşların baskın pozisyonlarına dayandırmaktaydı. Bu batılı hükümet dışı kuruluşların Kyoto Protokolünü körce desteklediklerini Güneyin çıkarları ve pozisyonu hakkında bir duyarlılık göstermediklerini iddia etmekteydiler. Sonuç olarak, İAŞ! iklim müzakerelerinde yeni bir doğrultu talep ettiği kadar yeni bir sivil toplum oluşumunu da talep etmekteydi. Küresel Güneyden ülkeler ve insanlar küresel ısınmaya karşı mücadelelerinde desteklenmeli çünkü iklim değişimine karşı özelikle onların durumu kırılganlık göstermekte her ne kadar buna sebep olan onlar olmasa da. “Büyük finansal transferler” ve kendi kaderini tayin hakkına saygı ve gıda egemenliği konuları kesinlikle vazgeçilmez görülmekte. Dahası, endüstrileşmiş ülkeler tüketimlerini azaltarak ve fosil yakıt çıkarmaya son vererek emisyon düzeylerini düşürmeliler. İAŞ! “toplumsal, ekolojik ve cinsiyet temelli adalet” prensibini savunmakta. Bu konumlara tutunarak, bu ağ adalet-yönelimli bir perspektifi samimiyetle savunmakta ve iklim adaleti kavramına göndermede bulunmaktadır. İAŞ!’nin iklim adaleti kavramıyla kurduğu ilişki bu ağın adında da ifadesine kavuşmuştur. Bu tutum ve isim büyük ihtimalle 2004 yılında birkaç iklim grubu tarafından geliştirilen ve imzalanan “İklim Adaleti Şimdi! Karbon Ticareti Hakkında Durban Deklarasyonu” dökümanına dayanmaktadır.
İAŞ!’NİN Birbirinden farklı diğer pozisyonları Güney-merkezli ve adalet merkezli perspektifine dayanmaktadır. Bu ağ iklim koruması için karbon ticareti ve karbon karşılığı/bedeli gibi ekonomik araçlara muhalif bir duruş gösterir. Argümanlarından biri şöyledir ki birçok serbest dolaşımda sertifika bulunması sebebiyle karbon piyasası çalışmamaktadır. Bu sebeple, Batılı şirketler karbon ticaretinden emisyonları düşürmeden kâr elde edebilmektedirler. Dahası, Güney’de iklim koruması için tasarlanan projeler Kuzey Ülkelerine bağımlılığı güçlendirecektir ve çoğu zaman yerel toplumların haklarını ihlal edecektir. Bu gibi ekonomik araçların Kyoto Protokolüne entegrasyonu sebebiyle, İAŞ! protokolü reddettikleri gibi geçerlilik süresinin uzatılmasını da reddetmişler.
Bu ağ eleştirel pozisyonunu basın açıklamalarında, deklarasyonlarda, basın bildirilerinde ve web sitesinde yayınlanan makalelerde ifade etmektedir. Kuruluşundan bu yana yol gösterici olan temel bir döküman olarak “İklim Adaleti Şimdi! Prensipler” başlığıyla yer almaktadır. BM müzakere süreçlerine katılmanın ve zirve sürecinde protestolar örgütlemenin yanısıra, yayınlar İAŞ!’nin üçüncü önemli eylem biçimini oluşturur.
İAŞ!’nin örgütsel yapısı oldukça yayılmış bir biçimdedir. Kendisini ademi merkezi bir ağ olarak tanımlar. Gönüllüler tarafından yürütülmektedir. Bünyesinde ne bir profesyonel personel grubu ne de merkezi bir yönetim odağı ve ofisi bulunmaktadır. Ağın koordinasyonu yoğun bir şekilde internet temelli bir iletişim ağına dayanıyor gibi görünmektedir. İAŞ!’nin üyeleri web sitelerini, blogları ve e-mail gruplarını kullanarak iletişim kurarlar. Fakat BM konferansları sırasındaki bu ağın buluşmalarında bazı ipuçları belirmektedir. Bu buluşmalarda Assad Rehman veya Nicola Bullard gibi bazı isimler ağ bağlamında sık sık telaffuz edilmektedir. İAŞ!’nin web sitesinde koordinasyon veya iletişim için herhangi bir isim yer almıyor. Sonuç olarak, bir tür anonomilik olduğu kadar üyeler arası ilişkilerde belirli bir gevşeklik İAŞ!’nin karakteristik özellikleri gibi görünmektedir. Son olarak, İAŞ! büyük ve düzenli bir aktivizm sergileyen, eleştirel ve Küresel Güney’in duyarlılığını taşıyan bir iklim ağı olarak sınıflandırılabilir. İklim hareketinin büyük isimlerinden bir tanesidir. Buna rağmen, etkisi ve önemi hakkında bir değerlendirme yapmak kolay değildir. İAŞ! gevşek bir yapıya sahiptir ve yoğunluklu olarak BM müzakere süreçlerine odaklanmıştır. Bu onun etkisini ve programının güvenilirliğini sınırlamaktadır. Ekonomik araçların reddeden ve BM müzakere süreçlerinin eleştiren bir pozisyon gerçekten ikna edici değildir eğer alternatifler inşa etmek veya farklı düzeylerde eylem yapmak yerinde aynı zamanda siz de bu müzakerelerde yer alan bir aktör olarak konumlanıyorsanız. BM sürecinin iklim hareketi açısından azalan öneminin arka planından bakıldığında bu özellikle doğru bir tespittir. Bunun ötesinde, diplomatik düzeydeki savunma çalışmaları ile devrimci retorik birbiriyle uyuşmuyor. Bütün bu noktaları dikkate aldığınızda, İAŞ!’nin tanımlaması samimi olarak bazı belirsizlikleri ve ağın zayıflığını ortaya sermektedir. Buna rağmen, etkileyici üye listesinin ve radikal retoriğinin çoktandır iklim hareketi üzerinde güçlendirici ve motive edici bir etkisi olmuştur, her ne kadar eylemleri daha az etkili ve spektaküler olsa da.
İklim hareketlerini tanıtan bu kutular, editörlüğünü Matthias Dietz ve Heiko Garrelts tarafından yapılan, Routledge Handbook of the Climate Change Movement adlı çalışmasından çevrilmiştir.