Aylık Ekoloji Haberleri Bülteni
Ocak 2021 | Sayı: 10
3-5 ağaç meselesi…
İklim Krizi
Burdur Gölü’nün suyu çekildi, iskele ortada kaldı
Büyüklük olarak Türkiye’de yedinci sırada olan ve bilim insanlarının yaptığı son ölçümlere göre su seviyesinde son 50 yılda 17 metre düşüş saptanan Burdur Gölü’nün su hacminde yüzde 40’a varan kayıp belirlendi. Etrafındaki tarım arazilerinde aşırı su tüketimine neden olan mısır, yonca gibi bitki üretimleri yapılan, yer altı su kaynaklarının da yüzde 70’i tarımda kullanılan Burdur Gölü’nün en büyük sorunlarından biri de kaçak sondajlar.
Jeoloji Mühendisleri Odası Burdur Şubesi: “Göller Bölgesi, çöller bölgesi olmasın”
Jeoloji Mühendisleri Odası Burdur Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı yüksek jeoloji mühendisi Servet Cevni, Demirören Haber Ajansına (DHA) yaptığı açıklamada, bölgedeki göllerde kuruma ve çekilmenin devam ettiğini söyledi. Cevni, “Göllerimiz kuruyor. Göller Bölgesi tehlike altında. Bu durumun birçok sebebi olmakla birlikte bu sebeplerden birçoğu insan kökenlidir. Yani insan eliyle doğrudan yer altı ve yer üstü sularımıza zarar verilerek oluşmaktadır. Hemen herkes bu durumdan rahatsız herkes bu konuyla ilgili hassasiyetini dile getirmektedir, fakat çözüme yönelik herhangi bir adım bildiğimiz kadarıyla atılmamıştır” dedi.
Tarlalar susuz kaldı, çiftçiler çözüm arıyor
Ulaş ilçesi yakınlarında bulunan Tecer Dağı eteklerinde yer alan ve dağdan gelen kaynaklarla beslenen Kellah Gölü, su kaynaklarının azalması nedeniyle kurudu. Dağdan gelen su kaynakları ve yağışlardan beslenen gölde, son yıllarda kurak geçen mevsimler nedeniyle su toplanamadı. Çevredeki tarım arazilerinin de sulanmasında önemli olan göl, üretimi de olumsuz etkiledi. Bölgede yaşayan çiftçiler, şubat ayında da ekim süreci olduğunu belirterek, alternatif tarım ürünleri kapsamında çözüm aradıklarını söyledi.
Haritaların gösterdiği ve uzmanların dikkat çektiği ‘kuraklık tehdidi’ büyüyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Standart Yağış İndeksi (SPI – Standardized Precipitation Index) ve Normalin Yüzdesi (PNI – Percent of Normal Index) metotlarına göre, aralık ayı haritası ile birlikte 2020 yılının 12 aylık, 3, 6 ve 9 aylık meteorolojik kuraklık analiz haritalarını yayınladı. Kuraklık haritalarına göre, Türkiye’nin özellikle yılın ikinci yarısında beklenen yağışları alamadığı görüldü. En son yayınlanan aralık ayı haritasında, Türkiye’nin önemli bir bölümü olağanüstü ve şiddetli kurak olarak gösterildi.
Enerji Santralleri
Artvin Yusufeli’de jandarma korumasında doğa katliamı
Erari HES şirketinin vadi yamacında yaptığı ağaç katliamı sonrası hafriyatı dere yatağına boşalttığı anlar görüntülendi. 2014 yılında bölgeye gelen ve 2015 yılı Ocak ayında HES için şantiye kurma çalışmalarına başlayan Erari Elektromekanik Enerji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin çalışmaları köylülerin direnişi ile karşılaşmıştı. Şantiye alanında toplanan yaklaşık 500 köylü işletme binalarının yapımına engel olmuştu. Meraların kiralanmasına karşı köy muhtarlıkları davalar açarken, köylüler de şirketin kamyonlarını taşlayarak doğa katliamını engellemeye çalışmıştı. Köylülerin kararlı direnişi sonrası şirket yaz aylarında araç gereçlerini alarak bölgeyi terk etmişti. Yaylalar köyünün HES’e karşı açtığı dava, yerel mahkemece reddedilmesine karşı Danıştay’a taşındı. Danıştay süreci devam ediyor.
Amasra HEMA termik santralinin haritalardan silinmesine bir adım kaldı!
Bartın Amasra’ya yapılmak istenen termik santralinin çevre düzeni planının iptaline bir adım daha yaklaşıldı. Şirket tarafından yerel mahkeme kararının yürütmesinin durdurulması talebiyle yapılan başvuru Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. Dairesi tarafından reddedildi. Önümüzdeki günlerde dosyayı esastan görüşecek olan mahkemenin plan iptali kararını onaylamasını beklediklerini söyleyen davanın avukatlarından Bartın Barosu üyesi Avukat Berkay Dal, “Termik santrali haritadan silmeye bir adım kaldı” dedi. 07/11/2019 tarihinde Danıştay 6. Dairesinin 1/100.000’lik planla ilgili “yürütmeyi durdurma” kararı verdiğini belirten Dal, “Zonguldak İdare Mahkemesi, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nda 2017 yılında Amasra’da termik santral inşa edilebilmesinin önünü açmak için yapılan değişiklikleri 17.09.2020 tarihinde ‘planlama esasları, şehircilik ilkeleri, imar mevzuatı ve kamu yararına uygun olmadığı’nı tespit ederek iptal etmişti.” dedi.
Van’da HES’ten dolayı sayısız balık öldü
Çatak’taki Sortkin Çayı üzerinde bulunan HES’ten kaynaklı strese giren sayısız balık öldü. Tarım ve hayvancılığı da olumsuz etkileyen HES’e karşı “yürütmeyi durdurma” davası açıldı. Van’ın Çatak ilçesindeki Çataksuyu (Sortkin) Çayı üzerinde bulunan ve 2020’nin Kasım ayında faaliyete geçen “Saral-3” adlı HES’in doğaya ve canlılara olumsuz etkileri birkaç ay içerisinde kendisini göstermeye başladı. HES’in faaliyete geçmesi sonrası ilk olarak deredeki su seviyesi düşmeye ve balıklar ölmeye başladı. Su seviyesindeki yaşanan ani yükseliş ve düşüşler özellikle bölgedeki alabalık tesislerinde ciddi zararlara neden oluyor. Suların çekildiği anlarda ise binlerce kırmızı benekli alabalık ölüyor.
Maraş’ın Nurhak ilçesinde halkın, tarım ve hayvancılığı olumsuz etkilediğini belirterek tepki gösterdiği Göksu Deresi üzerindeki HES projesi bir alım satım sitesi üzerinden 23 milyon TL’ye satılığa çıkarıldı. İlanda, santralin durumu için “ikinci el” denilirken özellikleri sıralandı. Halk, Göksu Deresi’ni besleyen kollar üzerinde mevcut HES’in tarım alanlarını, ormanları ve doğayı tahrip ettiğini belirterek karşı çıkıyorlar.
Bakanlık aynı JES için iki kez ÇED olumlu raporu verdi, mahkeme ikisini de iptal etti
Aydın Germencik ilçesi Izgar mevkiinde yapılması planlanan JES için verilen ikinci ÇED olumlu kararı da mahkemece iptal edildi. Gürmat Elektrik AŞ tarafından Germencik Izgar mevkiinde yapılmak istenen 50 MW gücündeki Efe-8 adlı JES için verilen ÇED olumlu kararına karşı Aydın Çevre ve Doğa Derneği dava açılmıştı. Aydın 2. İdare Mahkemesi yargılama sürecinde yapılan bilirkişi keşfi raporunu, kararına dayanak alarak ÇED olumlu kararını iptal etmişti. Mahkemenin bu kararını temyiz eden idarenin başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesi ÇED sürecinin mevzuata uygun işletilip işletilmediği, projenin çevreye ve ekolojik dengeye etkisinin tespiti amacıyla aralarında çevre mühendisinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetiyle yapılacak yeni keşfin ardından yeniden karar verilmesi gerektiğine hükmederek yerel mahkemenin kararını bozdu.
Mersin Akkuyu’da art arda iki büyük patlama yaşandı
Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatının olduğu yerde saat 18.20 sıralarında iki büyük patlama yaşandığı belirtildi. Patlamada evler ve binaların hasar aldığını söyleyen milletvekili Başarır, “Yöre halkı panik altında. Biz artık orada nükleer santralle ilgili bu tehlikeleri, bu sıkıntıları yaşamak istemiyoruz. Kaymakam ve jandarma bilgi vermiyor. Şu anda olay yerindeler. İnsanların evlerinin camları, kapıları, duvarları çatlamış, kırılmış durumda” dedi. Mersinliler olarak tehlikeyle yaşamak istemediklerini vurgulayan Başarır, “Lütfen nükleer yapacaksanız gidin, deprem bölgesinde olmayan, Mersin dışında daha tehlikesiz bir coğrafyada yapın. Mersin, Mersinli, nükleer santrali Akkuyu’da istemiyor” diye konuştu.
Korgan’da HES mücadelesi sürüyor
Ordu’nun Korgan ilçesine bağlı Çiftlik ve Çamlı Mahallesi halkının HES karşıtı mücadelesi devam ediyor. Derelerine yapılmak istenen HES’e karşı hukuksal mücadele başlatan Çiftlik ve Çamlı Mahallesi sakinleri, bu kez de iş makinelerinin çalışmasını engelledi. Yolların jandarma tarafından kapatılması üzerine köylüler, fındık bahçelerinden ve patikalardan HES çalışması yapılan dere yatağına ulaşmayı başardı. Çalışmanın yapıldığı alana gitmek isteyen vatandaşların yolu jandarma tarafından kesildi. Yapılan görüşmeler sonrası iş makineleri dere yatağından uzaklaştı. Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül ve Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Coşkun Özbucak ile dernek üyesi Mahmut Şakar da köylülere destek verdi.
Madencilik
Artvin’de Dikyamaç köylülerinin başına taş yağıyor
Artvin’in Arhavi ilçesine bağlı Dikyamaç Köyü’nde taş ocaklarının yol açtığı sorunlar ve mücadele sürüyor. Yurttaşlar, taş ocaklarının faaliyetleri sebebiyle korku dolu günler yaşatıyor. Şiddetli sarsıntıların yaşandığı köyde taş düşmesi sonucu yollar kapanıyor. İlçe merkezine 13 kilometre uzaklıktaki köyde halk, sürekli dinamit sesleri duyduklarını ve deprem gibi sarsıntılar yaşadıklarını söylüyor. İş makinelerinin bir kısmının gece de çalıştığını belirten yurttaşlar uyumakta zorluk çektiklerini aktarıyor.
Antalya’da kaçak su kullanan mermer ocağına ceza yazıldı
Barajlardaki doluluk oranını düşmesi ve kuraklığın konuşulduğu şu günlerde bir mermer ocağı firması, bulunduğu mahallenin yer altı kaynağına boru çekip suyunu kaçak kullandı. Antalya’nın Akseki ilçesine bağlı Güneykaya Mahallesi’nde bir vatandaşın ihbarı üzerine mermer ocağının kaçak su kullandığı ortaya çıktı. Mermer ocağında kullanmak üzere yaklaşık 800 metre uzaklıktaki yer altı su kaynağına boru çeken firma, suyu kullanmaya başladı. İhbar üzerine Büyükşehir Belediyesi Antalya Su ve Atıksu İdaresi (ASAT) Genel Müdürlüğü ekipleri, mahalleye gidip mermer ocağı yanındaki yer altı kaynağını inceleyince kaçak kullanımı tespit etti, tutanak tutup firmaya 7 bin 500 lira ‘kaçak su kullanımı’ cezası yazdı. Konuyla ilgili de savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Çemişgezek’de köylüler maden şirketine geçit vermedi
Dersim’in Çemişgezek ilçesinde köylüler iş makinelerine geçit vermedi. Köylüler, jandarma ve ağır iş makinalarıyla gelen kişilerin 10 bin dönümlük arazi için maden arama izin belgesi olduğunu iddia etti. Çemişgezek Ekirekli köylülerinin aktardığına göre, Gökalp İnşaat adlı bir şirket paletli iş makinalarıyla köy merasında kazı yapmaya çalıştı. Köylüler, elinde izin belgesi olduğunu söyleyen kişilerin araziye girmelerine izin vermeyerek, iş makinalarını köy meydanına bırakmak isteyen şahıslara “Valilikle görüşmeden hiçbir şeye izin vermeyeceğiz” diyerek tepki gösterdi.
Hekimhan’da 65 köyde mera satışı ve maden planı
Hekimhan’da devam eden madencilik faaliyetlerine tepkiler sürüyor. Maden şirketleri tarafından çiftliklerin satın alınarak bu çiftlikler ve araziler üzerinde çalışmalarını başlattığını iddia eden Malatya Çevre Platformu üyesi Ali Rıza Özer, bölge vatandaşlarını uyardı. Hasan Çelebi bölgesinden siyanürlü Altın arama faaliyetlerinin başlaması durumunda su kaynaklarının zehirlenme tehlikesine atılacağını aktaran Özer, ”Kuru Çaydan Köye gelen içme suyunu içemeyeceksiniz. Yine köyde sulama suyu olarak kullandığınız Kuru Çaydan gelen suyu sulamada kullanamayacaksınız. Böyle olunca da köyümüzde başka sulama suyu olmadığından ağaçlarınız kuruyacaktır. Demir, gümüş, altın madenlerinden hangisi çıkartılacak olursa olsun hepsi doğaya, hayvanlara kayısınıza, cevize, dut, almanıza, ormanlarınıza, yörede yaşayan hayvanlara ve tüm insanların sağlığı için zararlıdır. Onun için pek yakında Hekimhan’ın 65 köyünde mahallesinde açılacak taş Ocağı’na, mermere, kireç ocağına, ve maden aramalarının tümüne karşı olmak gerekiyor.” dedi.
Kazdağları Dayanışması: Kanadalı şirketin süresi sona erdi
Kazdağları Dayanışması, Kanadalı Alamos Gold şirketinin 350 bin ağacı kesip altın çıkarmak istediği Kirazlı proje sahasının süresi doldu. Şirketin ruhsatı 13 Ekim 2019 tarihinde dolmuş ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından sahada çalışma ruhsatı uzatılmamıştı. Ruhsat bitim tarihinden bu yana şirket geçerli maden ruhsatı olmamasına rağmen varlığını bir yıl daha sürdürdü. 27 Ekim 2020 tarihinde Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü ile şirket arasında alanın tekrar Orman Bölge Müdürlüğü’ne tahsis edilmesi için protokol yapıldığı bilgisi basına yansıdı. Kazdağları Dayanışması’nın protokolün detaylarının tamımının kamuoyu ile paylaşılması talebi henüz gerçekleşmedi. Kazdağları Dayanışması, şirketin ruhsat süresinin sona ermesine rağmen sahadan çekilmediğini ve işgalci konumunda olduğunu söyledi.
Madenci şirket, Sandras Dağı için yapılacak ÇED toplantısını kısıtlamaya denk getirdi
Muğla’nın Köyceğiz, Dalaman, Ortaca-Dalyan ilçelerinin yaşam kaynağı olan Sandras diğer adıyla Çiçekbaba Dağı, iş makinelerinin vadide yankılanan sesleri, kayaları yükleyip götüren kamyonların tozu altında yaşam mücadelesi veriyor. Bölgede maden işleten Alfa Olivin firması 19 Ocak’ta maden işletme sahası genişletme projesi kapsamında yeni ÇED süreci için halkın katılımı toplantısını yapacağını duyurdu. Alfa Olivin firmasının, iptal ettiği maden işletme sahası genişletme projesini Eylül 2020’de “revize” ederek yeni bir ÇED süreci için girişimde bulunduğunu hatırlatan Sandras’ı Koruma Platformu Sözcüsü Neşe Yüzüak, “Şirket Gökçeova Gölü kenarındaki ilave maden sahasından vazgeçti ve Ağla köyü yakınındaki ruhsat alanında işletme alanını değiştirdi” dedi. Alfa Olivin firmasının yeni ÇED süreci kapsamında halkın katılımı toplantısını 19 Ocak’ta yapacağını söyleyen Yüzüak, “Salgın, şu an çok daha vahim bir aşamada, yasaklar ve kısıtlamalar daha da genişletilmiş durumda. Salgın kaynaklı yasak ve kısıtlamalar sebebiyle katılım kolaylıkla ve arzu edilen çoğunlukta sağlanamayacak” dedi.
Sandras Dağı Çed Toplantısı Halkın Tepkisi Üzerine Ertelendi
Muğla’daki Sandras Dağı’ndaki maden işletmesinin işletme sahasını genişletmek için yapacağı ÇED toplantısı halkın tepkisi üzerine ertelendi. Maden şirketi Alfa-Olivin dün Sandras Dağı Ağla mevkiinde maden işletme sahası genişletme projesi kapsamında yeni ÇED süreci için dün halkın katılımı toplantısını yapmak istedi. Toplantıya şirket görevlileri ve bakanlık yetkilerinin yanı sıra Sandras Koruma Platformu, Emek Partisi Ortaca İlçe Örgütü ve CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay da katıldı. Toplantı yaşanan tartışmalar ve halkın ilgi göstermemesi sebebiyle tutulan tutanak sonucu ileriki bir tarihe ertelendi.
Maden arama nedeniyle ürün toplanamıyor
Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı kırsal Kurşunlu (Pirejman) Mahallesi çevresinde yürütülen maden arama çalışmaları etraftaki köylerde yapılan tarımsal üretimi vurdu. AKP’ye yakınlığıyla bilinen İsmet Ölmez’in sahibi olduğu Ölmez Doğu Madencilik Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yürütülen faaliyetlerle bölgeden kurşun, çinko, magnezyum başta olmak üzere 12 çeşit maden çıkarılıyor. Çevre köylerde yaşayan yurttaşlar ise, bu faaliyetlerden dolayı ektikleri bağ, bahçe ve tarlaların kurumasından ve ürün alamaz hale gelmelerinden şikayetçi.
Kazdağları’ndan sonra Kapadokya için de altın arama ruhsatı verildi
Çanakkale’nin Kazdağları bölgesinden sonra Türkiye’nin en önemli tarihi ve turistik bölgelerinden Kapadokya da altın tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Kanadalı Centerra maden şirketi, 1306 hektarlık alanda altın aramak için Enerji Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden resmen ruhsat aldı. Doğa harikası Kazdağları’ndaki ormanlık alanları yok eden Kanadalı altıncılar şimdi de UNESCO’nun dünya mirası listesinde yer alan ve Türkiye’nin en değerli turizm alanlarından biri olan Kapadokya’ya göz dikti. Kanadalı Centerra maden şirketi, Nevşehir’in Avanos ilçesine bağlı Özkonak ve Göynük köylerinde toplam bin 306 hektarı kapsayan devasa alanda altın aramak için Enerji Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden resmen ruhsat aldı. Yöre halkı altın madeninden, şirketin sondaja başlamasıyla haberdar olabildi. Madenin durdurulması için dava açılırken, on binlerce itiraz dilekçesi toplandı.
Kent Suçları ve Müksüzleştirme
Dört ilde acele kamulaştırma kararı
Çorum Merkez, Kayseri Melikgazi ve Mersin Akdeniz’de bazı bölgeler ‘riskli alan’ olarak tanımlandı. Resmi Gazete’de riskli bölgelerin krokileri yayımlandı. Ayrıca Giresun’un Çaldağ köyü, Mersin’in Mezitli ilçesi Davultepe Mahallesi, İstanbul’un Silivri ilçesi ve Trabzon’un Ortahisar ilçesi İnönü Mahallesinde acele kamulaştırma kararı alındı. Giresun’da 22 Ağustos’ta 10 kişinin öldüğü selden etkilenen Çaldağ köyünde, “ihtiyaç duyulan konutların yapımı” gerekçesiyle özel mülkiyet olan bazı taşınmazlar Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından acele kamulaştırılacak. Ayrıca Mersin, Trabzon, İstanbul ve Tekirdağ’da da bazı bölgelerin acele kamulaştırılmasına karar verildi.
Gültepe halkı: Yerelin görevi rantsal değil kentsel olmalıdır
İzmir Konak’a bağlı Gültepe semtinde 300 hektar alanı ve 14 mahalleyi kapsayan kentsel dönüşüm imar planları Konak ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylandı. Gültepe halkı ise onaylanan imar planlarına itiraz ederek 31 Aralık günü dava açtı. Mahalle halkı ve Gültepe Semti Kentsel Dönüşüm Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile süreci ve taleplerini konuştuk. Pandemi döneminde bir araya gelme konusunda zorluklar yaşadıklarını belirten Dernek Başkanı Latif Aydoğdu, “Zorluğu yaşadık ama itiraz dilekçelerimizi topladık. Konak Belediyesine 3 bin, İzmir Büyükşehir Belediyesine ise 205 dilekçe verdik. Dilekçelerin kabulü için bizden mülkün tapusunu istediler. Dilekçelerimiz kabul edilmedi, neden kabul edilmediğini ise açıklamadılar. Biz de son olarak 31 Aralık günü dava açtık” dedi.
İstanbul’daki 111 bin metrekarelik tarım alanı ‘ticaret alanı’ ilan edildi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Beykoz’da 111 bin metrekarelik tarım alanını imara açarak ‘ticaret alanı’ ilan etti. Bin 443 ağaç bulunan parselin 61 bin metrekaresine 2 katı geçmeyecek AVM, otel, çarşı finans kurumu gibi ticari birimler inşa edilebilecek. Söz konusu arazi, daha önce ormana yapılması gündeme gelen 553 adet villa projesinin ortasında bulunuyor. Bakanlık, daha önce 20 adet otel ve 13 adet spor tesisi yapılmasını planladığı araziyi, bu kez yeni plan hazırlayarak askıya çıkardı. Özlem Güvemli’nin Sözcü’de yer alan haberine göre, “ÇED gerekli değildir” kararının ardından yapımından vazgeçilen villa projesinin ortasında kalan parsel, Çevre Düzeni Planı’nda “tarımsal niteliği korunacak alan” olarak belirlenmiş durumda. İmar açılacak parselde bin 443 adet ağaç var.
Kalamış Yat Limanı: Özelleştirmenin iptali için açılan dava reddedildi
Kalamış Yat Limanı’nın doldurularak büyütülmesi kararının iptali için TMMOB Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası’nın açtığı davayı Danıştay, ‘Aykırılık bulunmuyor’ diyerek reddetti. Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı’nın doldurularak büyütülmesi kararının iptali için TMMOB Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası’nın açtığı davayı Danıştay hükme bağladı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun oy çokluğuyla verdiği karara göre planlarda hukuka aykırılık bulunmuyor. Yat limanının özelleştirilmesi ile ilgili karar 2013’te Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), 115 bin 821 metrekarelik dolgu alanı ve 319 bin 306 metrekarelik iki yat limanı olmak üzere toplam 435 bin 128 metrekare yüzölçümlü alan özelleştirecekti. ÖYK sonradan yapılaşmaya açılacak alanı 478 bin 507 metrekareye çıkardı. Böylece yat limanına otopark haricinde 15 bin metrekareye turizm tesis alanı ve otel inşaatı yapılabilecekti.
‘Kırsal mahalle’ statüsü yetmez!
Resmi Gazete’de 16 Ekim 2020’de yayınlanan düzenlemeyle mahallelerin yeniden köy statüsüne dönüşünün mümkün olabileceğine ilişkin Çiftçi-Sen bir açıklama yaparak “Mahalle” statüsünde toplanan köylerin kayıpları ve dönüş yollarını tartışıyor. Ekoloji Birliği’nin haberine göre; Çiftçi-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, Çiftçi-Sen Genel Sekreteri Adnan Çobanoğlu imzasıyla yapılan açıklamada, 9 yıl önce Büyükşehir Yasası olarak yapılan yasa değişikliğiyle köy statüsünün iptalinin sonuçlarına işaret edildi. Açıklamada tarım ve çiftçiliğin yok oluş dönemine sokulduğu belirtilirken mera ve otlak yönetiminde yapılan değişikliğe dikkat çekildi. “Kendi bütçeleri, karar organları, otlak ve meraları, araçları, mal varlıkları olan köy tüzel kişiliklerinin asgari ölçüde de olsa demokratik bir yapısı vardı” diyen Çiftçi-Sen, “kırsal mahalle” statüsü gündeme gelirken “Kırsal mahalle olmamız yetmez, köylerimizi tüm haklarıyla birlikte geri istiyoruz” açıklaması yaptı.
Yağmur suyu toplama sistemi | Bakanlık kendi sorumluluğunu halkın omuzlarına yükledi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 23 Ocak 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Bahsi geçen değişiklik ile, “Kuraklık sorununun giderek artması da dikkate alınarak artık 2 bin metrekareden büyük parsellerde inşa edilecek tüm binaların çatılarında toplanan yağmur sularının, bahçe sulama veya arıtılarak bina ihtiyacında kullanılmak üzere bahçe zemini altında bir depoda toplaması amacıyla “Yağmur suyu toplama sistemi” yapılması zorunluluğu getirildi. Yönetmelikle ayrıca, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kurumlara, daha küçük parseller için de bu konuda zorunluluk getirebilmeleri yetkisi de verildi. Bahse konu yönetmelik değişikliği olumludur, ancak, İstanbul başta olmak üzere ülkemizin karşı karşıya olduğu su sıkıntısını çözmeye yetmeyecektir. Bakanlık ve belediyelerin acilen kaynak yaratıp, projelendirerek yağmur suyu toplama sistemleri yapması gerekirken çözümü halka havale etmesinin pandemi nedeniyle halka destek olması beklenen hükümetin IBAN numarası paylaşmasından farkı yoktur.
Mersin Mezitli’de 60 bin narenciye ağacı sanayi sitesi için kesilecek
Cumhurbaşkanı Kararnamesi sonrasında Mersin Büyükşehir Belediyesi kamulaştırma kararı aldı. Arazinin sahipleri, tarlalarının rant alanına döneceği gerekçesiyle buna tepkili. Tarla sahipleri, acil kamulaştırma kararı alınmasında Mezitli Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi Başkanı ve aynı zamanda MHP’nin Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Bünyamin Önel’in girişimlerinin de olduğunu söylüyor. Mezitli’de 60 bin narenciye ağacının bulunduğu tarım arazisi, yapılacak sanayi sitesi için kesilecek. Tepki gösteren bahçe sahipleri, arazilerini ranta kurban etmeyeceklerini söyledi. Belediye Meclis Üyesi Bünyamin Önel, “İtiraz eden kişi sayısı sadece 15 kişidir. 150 dönümlük hazine arazisinden 2B tapu alamamış bir kısım” dedi.
Kanal İstanbul
Bakan Kurum’dan Kanal İstanbul açıklaması: 2021’in ilk yarısında temelleri atılır
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul Pojesinin planlarını ocak ayı itibariyle askıya çıkaracaklarını söyleyerek “2021’in ilk yarısında temelleri atılır diye düşünüyorum” açıklaması yaptı. Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Başkanı Turgay Türker ve yönetim kurulu üyeleri ile görüşen Kurum, daha sonra yaptığı açıklamada Kanal İstanbul Porjesi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Kurum, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızla beraber, Cumhuriyet tarihimizin en büyük dönüşüm projesini hayata geçiriyoruz. Yüzde 52’sini yeşil alanlara ve sosyal donatılara ayırdığımız Kanal İstanbul Projemizin ÇED sürecini üniversitelerimizin, vatandaşlarımızın görüşlerini alarak tamamladık. Üç etapta çevre düzeni planlarımızı onayladık. Planlarımızı tamamladık inşallah ocak ayı itibarıyla planlarımızı askıya çıkaracağız. 2021 yılı Kanal İstanbul’un başladığı ve hızlı bir şekilde yapılacağı bir yıl olacaktır. İlk yarısında temelleri atılır diye düşünüyorum. Ülkemize, İstanbul’umuza yakışacak bir proje olması açısından gerek çevrenin korunması gerek doğal kaynakların zarar görmemesi gerek İstanbul Boğazı’ndaki tehlikenin ortadan kaldırılması adına çalışmalarımızı detaylı yapıyoruz” dedi.
İmamoğlu: Mesele Kanal İstanbul değil, deprem ve kuraklıktır
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un “2021 yılı Kanal İstanbul’un başladığı ve hızlı bir şekilde yapılacağı bir yıl olacaktır” sözlerine yanıt veren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu “Teknik olarak birçok konu konuşulabilir. İstanbul’un kuraklık ve çevre sorunları, her gün gündemimiz. Her gün bu şehrin, daha fazla tahrip edilmeden, açıkçası kuraklığı da yaşamadan nasıl İstanbul’u yeşillendirebiliriz, güzelleştirebiliriz; bunla ilgili çalışmalar yapıyoruz. İstanbul’un su sorunu yaşamaması için de A, B, C, D planlarımız söz konusu. Şu anda, ne yazık ki Aralık ayında mevsim normallerini 5’te 1’i altında bir yağışla geçti. Ocak ayı iyi başlamadı. Yarından sonra bir yağmurlu dönemi bekliyoruz Meteorolojiden aldığımız bilgiye göre. Yaşayıp, göreceğiz.” dedi.
Kanal İstanbul bilirkişi heyetinden ayrılan akademisyen: Tehdit edildim
Kanal İstanbul Projesi için oluşturulan bilirkişi heyetine resen atanan Yıldız Teknik Üniversitesi’nden bir akademisyen ‘tehdit edildiğini’ belirterek, görevlendirilmesinin iptal edilmesini istedi. İstanbul halkının ve uzmanların tüm uyarılarına rağmen AKP iktidarının Kanal İstanbul ısrarı sürerken, 2020 yılının Aralık ayında bilirkişi heyetine resen atanan Yıldız Teknik Üniversitesi’nde görevli akademisyen H.A., davaya bakan İstanbul 10. İdare Mahkemesi’ne bir dilekçe gönderdi ve görevlendirmesinin iptal edilmesini istedi. Konuya ilişkin bir açıklama yapan TMMOB “Kanal İstanbul projesi bilimsel gerçeklere rağmen, tüm bu bilgileri göz ardı ederek yapılmaya çalışılmaktadır. Projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu şaibelidir. Rapor, bilimsel verilerle değil verilen talimatlarla oluşturulmuştur ve bu Rapor ile halka yalan söylenmektedir” denildi.
Ormansızlaştırma, Kirlilik ve Diğer Tahribatlar
Başkonuş Yaylası’nda beton bina inşaatına tepki
Orman Bölge Müdürlüğü’nün sorumlu olduğu bölgenin sit alanı olduğu belirtilerek nesli tükenen geyiklerin yaşam alanı olduğunun da altı çizildi. “Burası bir yandaşa verilmiş, adeta göz yumuluyor” diyen 12 Şubat CHP İlçe Başkanı Ünal Ateş, Kahramanmaraş Valiliği’ne seslendi. Ateş, “Kahramanmaraş’ta doğayı tahrip eden ağaçları kesen; havayı, suyu, toprağı kirleten ve bunu tamamen rant için yapan bir yapının oluştuğunu görüyoruz. Kahramanmaraş’ın ilçeleri ve çevre illerden birçok insanın gelip hayran olduğu Başkonuş Yaylası’nın tam ortasına böyle bir beton bina yapma iznini kim vermiş? Doğaya, koruma altındaki canlıların yaşam alanına böyle bir ihanet olabilir mi? O ağaçların arasına yapılan bu beton yığını gelecekte o bölgenin talan edilmesi için bir adım olacak. Bu inşaat acilen durdurulmalı. Buradan Kahramanmaraş Valisi’ne çağrıda bulunuyorum, derhal inşaat durdurulmalı, gerekli cezai işlem başlatılmalı. Burası sit alanı, burada çivi bile çakılamaz. Bu bölgede koruma altında olan geyikler yaşıyor” diye konuştu.
‘İki farklı projeyle deremizden saniyede 155 litre su emilecek, deremiz kuruyacak’
Giresun’da Bayazıt Köyü Muhtarı Mehmet Yayla, Çatakkırı Köyü Muhtarı Hüseyin Öztürk, Hamza Köyü Muhtarı Erkan Gökdemir, Şenlik Köyü Muhtarı Ali Emanet ve Köprübaşı Köyü Muhtarı Turgut Aydemir ortak bir açıklama yaptı. Muhtarların yaptığı açıklamada, projeye dair şu bilgiler yer aldı: “Çavuşlu Beldesinden başlayıp Sisdağı zirvesine kadar olan Zıvağa Vadisini şimdi de kurutmak istiyorlar. Daha önce vadimizin girişine çöplük kurmuşlar, yaylamızdaki asırlık ormanlarımızı kırmışlardı. Bu üçüncü ve son aşamada ise deremizi kurutmayı amaçlıyorlar. Bundan yaklaşık 2 ay kadar önce ihalesi yapılan ‘Görele-Çavuşlu İçme Suyu ve İçme Suyu Paket Arıtma Projesi’ ve ‘Eynesil-Sisdağı Sel Kapanı Projesi’ ile deremiz tamamen susuz kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Çünkü DSİ’nin yapmış olduğu rasat gözlem raporlarında özellikle yaz aylarında deredeki su miktarı saniyede 20 litrenin altına düşmektedir. Hatta 12 litre gözlemi bile resmi raporlarda yer almaktadır. Oysa bu iki farklı projeyle deremizden saniyede 155 litre suyun emilmesi hedeflenmektedir. Bu da açıkça göstermektedir ki; deremiz kuruyacak, vadimiz susuz kalacak, doğamız çoraklaşacak…”
Ege’nin zeytini zehir saçmasın
Balıkesir’in Ege kıyılarında, bulunan iki pirina fabrikasının bacalarından atmosfere yayılan kesif kokulu buhar, yöre halkını canından bezdirdi. Pirina tesislerinin atık su biriktirme havuzlarından sızan su, toprağı zehirlerken kötü koku ise turizme zarar veriyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Gömeç’teki EGEKOK pirina yağı üretim tesisinin yasal yolları hiçe sayarak kapasite artışı için başvuru yapması Gömeç halkının tepkisine neden oldu. Balıkesir’in Ege kıyılarında, aralarında 8 kilometre mesafe bulunan iki pirina fabrikasının bacalarından atmosfere yayılan kesif kokulu buhar, yöre halkını canından bezdirirken diğer yandan atık su biriktirme havuzlarından yakın çevredeki tarımsal alanlara sızan su, toprağın zehirlenmesine neden oluyor. Ayvalık’taki pirina fabrikasının zeytin atık sularının depolandığı biriktirme havuzu duvarının yıkılması sonucu 4 ton siyah zeytin atık suyunun tarımsal alanlara yayılması ve Nikita Deresi’ne ulaşması ile yaşanan çevre felaketinin ardından, 8 kilometre uzaklıktaki Gömeç ilçesi de benzer tehlikeyle karşı karşıya. Gömeç’teki EGEKOK pirina yağı üretim tesisinin yasal yolları hiçe sayarak kapasite artışı için başvuru yapması Gömeç halkının tepkisine neden oldu.
Eymir-Mogan göl ekosistemine zarar verecek plan değişikliği iptal edildi
Gölbaşı Kızılcaşar’da, Eymir-Mogan göl ekosistemine ve doğal yaşama zarar verecek rant odaklı nüfus yoğunluğu getiren plan değişikliği istinaftan döndü. Ankara Bölge İdare Mahkemesi, 5. İdari Dava Dairesi, Gölbaşı Kızılcaşar’daki plan değişikliğine dair istinaf başvurusunu kabul ederek, Ankara 10. İdare Mahkemesi’nce verilen kararı kaldırdı. Kararı değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, bu plan değişikline dair alanın, Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi ile bütünleşik Mogan-Eymir Sistemi Havzası sınırı içinde yer aldığını belirtti. Candan, ekolojik olarak hassas bir alana yüksek yoğunluklu yapılaşma getirildiğini belirterek, rant odaklı politikalar nedeniyle doğal varlıkların tek tek kaybedildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı, istediği araziyi ‘ormanlık alan’ olmaktan çıkarabilecek
Orman Kanunu kapsamında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla alınan kararla, ‘Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik’ yürürlüğe konuldu. Yönetmelik gereği Cumhurbaşkanı, istediği araziyi ‘ormanlık alan’ vasfından çıkarabilecek. HDP Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Menekşe Kızıldere, “Bu yönetmelik, ekoloji mücadelesi yürütenlerce endişe ile karşılanacak bir değişikliktir” dedi. Resmi Gazete’de bugün yayımlanan 06 Ocak 2021 tarihli kararda “6831 Sayılı Orman Kanununun Ek 16 ncı Maddesi Kapsamında Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik”in yürürlüğe konulmasına, 6831 sayılı Orman Kanununun ek 16’ncı maddesi gereğince karar verilmiştir.” denildi. Yönetmelik hükümlerini yerine getirme yetkisi Cumhurbaşkanına verildi.
“Pertek’teki imar planı ciddi anlamda ağaç ve yeşillik kaybı olacak”
Dersim’in Pertek ilçesinde doğal su kaynakları ve asırlık ağaçların olduğu birçok alan imara açıldı. KESK bağlı Tarım Orkam Sen Genel Eğitim, Basın Yayın ve Sosyal İlişkiler Sekreteri Erdoğan Ber ve beraberindeki 11 kişi, Pertek Belediyesine durumu detaylı bir şekilde anlatan dilekçe verdi. Evrensel’e konuşan Ber, uygulanması durumunda ciddi anlamda ağaç ve yeşillik kaybının olacağını dile getirerek, imar planının iptal edilmesi gerektiğini söyledi.
İzmit Körfezi’ni kirleten 6 gemiye 5 milyon 800 bin lira ceza
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Deniz ve Kıyı Hizmetleri Müdürü Birol Balcı, “2006 yılından itibaren 470 gemiye 35 milyon ceza kesildi. 2020 yılında ise 6 gemiye, 5 milyon 800 bin lira ceza uyguladık” dedi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ait deniz kontrol uçağıyla 2006 yılından bu yana havadan yapılan denetimler sayesinde gemiler sintine atıklarını bırakmamaya başladı. Havadan yapılan denetimlerin yanı sıra denizde ise teknelerle denetimler yapılıyor.
Van Gölü’nde kirlilik tehlikeli boyutlarda
Van Gölü’nde kirlilik tehlikeli seviyelere yükseldi. Gölde suyun çekilmesiyle birlikte göle kimsayal atıklar bırakıldığı da ortaya çıktı. Ekolojistler yaşanan bu durum karşısında acil adım atılmasını istiyor Serhat bölgesinin en büyük kentlerinden biri olan Van, hava ve su kirliliği ile boğuşuyor. Havaların soğumasının ardından kentteki hava kirliliği de arttı. Özellikle akşam saatlerinde kentin üstü siyah bir örtüyle kaplanıyor. Bunun yanı sıra 450 kilometrelik kıyısı ve 3 bin 570 kilometrekarelik su yüzeyiyle kapalı havza özelliğinde olan Van Gölü de kirlilikten ve kötü kokudan geçilmiyor.
Antalya’da Düden Şelaleleri’ni de içine alan Düden Çayı’nda yaşanan zehirli su kaynaklı köpüklenme, Aşağı Düden olarak bilinen Düden Şelalesi aracılığıyla denize de karıştı. Denizdeki köpüklenme ise 2 kilometreyi aşkın mesafeye yayıldı. Geçen hafta ortaya çıkan zehirli köpüklenme sonrası binlerce balık öldü. Düden Çayı’nın denize döküldüğü alandaki köpüklenme de giderek çoğalıyor. Denizde 2 kilometreyi aşkın mesafede zehirli köpüklerin yayıldığı görüldü. Hem su hem de ölü balıklardan alınan numunelerde yapılan incelemelerde; 4 atık geri kazanım tesisindeki yıkama sularının 70- 80 metre derinlikteki yer altı suyuna verildiği, buradan da Düden Çayı’na karıştığı belirlendi. Şelalenin olduğu bölgede ikamet eden Antalya Kent Konseyi’nden Recep Yavuz, ilk defa böyle bir şey gördüklerini söyledi. Düden Çayı etrafındaki sanayi, evsel ve tarımsal atıkların yoğunluğunun yıllardır dere dip çamuru ve suyunu kirlettiğine işaret eden Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, geçen yıllarda bu bölgede yaptıkları araştırmaya göre; dere içindeki su bitkileri ve dip çamurundan alınan örneklerde ağır metallere, istenmeyen kimyasal bileşiklere rastladıklarını söyledi.
‘Dersim tahribatına son verilsin’
İzmir Dersim Dernekleri üyeleri, Dersim coğrafyasının tahrip edilmesine tepki gösterdi. Dernek üyeleri, ‘Maden ve baraj projeleri iptal edilsin’ çağrısı yaptı. Dersim’de yaşanan doğa tahribatı ve dağ keçilerinin öldürülmesi İzmir’de yapılan açıklamayla protesto edildi. İzmir Dersim Dernekleri öncülüğünde Karşıyaka İskelesi’nde yapılan açıklamaya Ege Çevre Platformu (EGEÇEP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyeleri ile çok sayıda çevreci de destek verdi. “Dersim’de doğa talanına hayır, avcılık yasaklansın, maden ruhsatları iptal edilsin” pankartının açıldığı açıklamada sık sık “Avcılık yasaklansın”, “Havama suyuma toprağıma dokunma” ve “Avcılık spor değil katliamdır” sloganları atıldı.
‘Atıklar İzmirlilerin yaşamını tehdit ediyor’
Yeşil Sol Partisi İzmir İl Örgütü, Gaziemir ilçesinde bulunan eski kurşun fabrika bahçesindeki radyoaktif atıkların yarattığı tehlikeye ilişkin basın açıklaması yaptı. “Nükleer çöplük istemiyoruz! Radyoaktif atıklar tehlike saçmaya devam ediyor” pankartının açıldığı açıklamayı, Yeşil Sol Partisi üyesi Hüseyin Çağlar okudu. Eski kuşun fabrika bahçesinde ağır metallerin yanı sıra radyoaktif atıkların bulunduğunu hatırlatan Çağlar, yetkilileri bir kez daha sorumluluklarını yerine getirmeye çağırarak, atıkların bir an önce kaldırılmasını istedi.
Esenyurt’ta korkutan köpük; 3 mahalleye ağır koku yayıldı
ESENYURT’ta akşam karanlığı ile birlikte dere yatağına bir sanayi tesisinden bırakıldığı belirtilen atıklardan yayılan koku ve yola taşan köpük mahalle sakinlerini korkuttu. Atatürk, Kuruçeşme ile Hürriyet Mahallesi’nden geçen ıslah edilmiş dere yatağından dün akşam saatlerinde yayılan koku ve yola taşan köpük çevre sakinlerini endişelendirdi. Yayılan ağır kokudan rahatsız olanlar durumu belediye ve polis ekiplerine bildirdi. Şikayetlerin giderek artması üzerine Esenyurt Emniyet Müdürlüğü ile Esenyurt Belediyesi ekipleri dün akşam atık su kanalında inceleme yaparak pis koku ve köpüklerin kaynağını bulmaya çalıştı.
Üç Aylık İzleme Raporu: Trakya tehdit ve tahrip altında!
Kuzey Ormanları Araştırma Derneği tarafından hazırlanan Üç Aylık İzleme Raporu’nda, Trakya, termik santraller, maden ocakları, sanayi baskısı gibi nedenlerle tehdit ve tahrip altında olduğundan en çok izleme yapılan bölge olarak kaydedildi. Kuzey Ormanları Araştırma Derneği tarafından 3 aylık periyodlarla kamuoyuyla paylaşılacak olan Üç Aylık İzleme Raporu’nun ilki temmuz – ağustos – eylül aylarını içerecek şekilde hazırlanmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştı. Kuzey Ormanları Araştırma Derneği’nin ikincisini tamamladığı Üç Aylık İzleme Raporu ekim-kasım-aralık aylarını içerecek şekilde açıklandı. Raporda öne çıkanlar şöyle:
Trakya Tehdit ve Tahrip Altında! Trakya (1. Bölge) Termik Santraller, Maden Ocakları, Sanayi Baskısı gibi nedenlerle Tehdit ve Tahrip altında olduğundan en çok izleme yapılan bölge! Kaydedilen izlemelere bölgesel olarak bakıldığında 1. Bölge’de 88 adet, 2. Bölge’de 56 adet, 3. Bölge’de 68 adet ve 4. Bölge’de 24 adet ve en yoğun bölgenin 1. Bölge olarak belirlenen Trakya olduğu görülmektedir.
İkinci sırada Kuzey Ormanları’nın Yüzölçümü Açısından En Büyük İli İstanbul! İstanbul Kuzey Ormanları’nın yüzölçümü olarak en büyük ilidir. Bu sebeple başlı başına bir bölge olarak belirlenmiştir. Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olan bu kent üzerindeki ve çevresindeki yapılaşma, gelişme ve büyüme baskısı sebebiyle yoğun bir tehdit ve tahrip altındandır.
Üç aylık Periyotta en çok rastlanan İzleme Konusu Kuraklık! Nedeni Kuzey Ormanları’ndaki Betonlaşma, İklim Krizi, Yapılaşma, Su Havzalarındaki Sanayi ve İnşaat Baskısı!
Hayvan Hakları İhlalleri ve Biyoçeşitlilik
Dersim’de yasağa rağmen süren avcılığa tepki: Hayvanların da yaşama hakkı var
Dersim’in Pülümür ilçesine bağlı Kırdım Köyü civarında yasağa rağmen avcıların dağ keçilerini ve diğer hayvanları avlaması köylülerin tepkisine yol açtı. Evrensel’e konuşan Muhtar Murat Tosun, kaçak avcılığın önlenmesi gerektiğini belirterek hayvanların da yaşam hakkının olduğunu söyledi. Bölgelerinde avın yasak olmasına rağmen yine de avcıların geldiğini söyleyen Tosun, “Erzincan’dan gelen yasal avcılardır. Normalde bu avcıların avlanma bölgesi Tercan’dır ama kırdım bölgesine de geliyorlar. Biz gereken karakola, gereken savcıya bunun şikayetini de yaptık. Bunun önlenmesi lazım. Her silahını alan buraya geliyor. Umarım bunlar son olur. Gazetecilerin ve devletin bize daha yardımcı olmasını istiyoruz. Adamlar yüksek araçlarla, ciplerle geliyorlar. Bizim burada silah atmamız yasakken o adamlar burada her türlü silahı kullanıyorlar. Yetkililerin bu avcılık meselesini derhal önlemesi gerekiyor” dedi.
Balık azalıyor ama bunun suçlusu yunus değil
Tarım ve Orman Bakanlığı, Karadeniz’de erişkin balık sayısının azalması ve denizlerde yavru balık sayısının artması üzerine 10 günlük süreyle Karadeniz’de hamsi avını yasakladı. Türkiye’nin de arasında olduğu uluslararası sözleşmelerle avı yasak olan yunusların, hamsi popülasyonunu etkilediği görüşünü öne süren Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mehmet Kocabaş, açıklamalarıyla eleştirildi. Kocabaş, yaptığı açıklamada hamsi popülasyonunu tüketerek tehdit ettiği öne sürülen yunusların kontrollü avlanması önerisinde bulunmuştu. Bazı balıkçıların da zaman zaman yunuslardan yakınması ve Kocabaş’ın açıklamalrını değerlendiren Doç.Dr. Arda M. Tonay, şunları söyledi: “Türkiye dışındaki Karadeniz ülkeleri 1966 yılında, Türkiye 1983 yılında yunus avcılığını yasakladı. 20’nci yüzyılda milyonlarca yunus, Karadeniz’de öldürüldü. Dolayısıyla yunus popülasyonu çok ağır bir şekilde tahrip edildi. Popülasyonun sağlıklı bir noktaya gelmesi çok uzun vakit alacaktır. Çünkü bunlar balık değil. Yumurtlamıyor, yılda 1 adet doğurarak, yavru veriyorlar ve emziriyorlar. Dolayısıyla çok artmaları mümkün değil. Besin azalmasına bağlı olarak bağışıklık sistemleri çöküp ne yazık ki hastalanıyorlar toplu karaya vurma vakaları oluyor. Bu vakalar Karadeniz’de de oluyor.”
Balık ölümleri üzerine yapılan incelemede 10 işletmenin faaliyeti durduruldu
Antalya’da Düden Çayı’nda koku ve köpük kirliliği ile birlikte yaşanan balık ölümleri üzerine inceleme yapan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, 10 işletmenin faaliyetini durdurdu. Valilik tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada, “İlimiz Kepez ilçesinde bulunan Düden Çayı’ndan kaynaklı koku ve köpük kirliliği üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüzce denetim ekibi oluşturularak bölgede denetimlere başlanmıştı. Bugüne kadar yapılan denetimlerde toplam 10 işletmeye 2 milyon 598 bin 797 TL idari para cezası uygulanmış ve bu 10 tesisin faaliyeti durdurulmuştur. 18.01.2021 günü yapılan denetimlerde ise 10 tesis daha denetlenmiş ve bunlardan 3 tanesinde atık sularını toprağa veya yeraltına vermeleri gibi olumsuzluklar tespit edilmiş olup, bunlar hakkında da idari işlemlere başlanmıştır” denildi. Açıklamada, bugüne kadar yapılan denetimler ve yeraltına verilen atık su deşarjlarının önlenmesi ile Düden Şelalesi’nde gözle görülür şekilde kirliliğin ve kokunun azaldığının görüldüğü kaydedildi.
Kültürel ve Tarihi Mirasa Zararlar
‘Pedromida Kaya Kilisesi, ikinci Sümela olabilir’
CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya, Trabzon’un Vakfıkebir İlçesi’ne bağlı Çamlık Mahallesi’nde bulunan Pedromida Kaya Kilisesi’nin ilgisizlik ve sahipsizlik nedeniyle yok edildiğine dikkat çekerek, “Pedromida Kilisesi için ivedilikle bir heyet görevlendirilmeli ve restorasyon çalışması başlatılarak burası bir an önce Trabzon turizmine kazandırılmalıdır. Burası Trabzon’un ikinci Sümelası olabilir” dedi.