9 Ocak 2021
Çiftçilerin (kisan) 26 Kasım 2020’de başlattığı mücadele, bağımsız Hindistan tarihinin ülke çapında en büyük, en uzun ve en güçlü çiftçi mücadelesi oldu. Bu mücadelenin birkaç ayırt edici özelliği bulunuyor.
İlk olarak, mücadelenin öncülüğünü Birleşik Çiftçi Cephesi (Samyukta Kisan Morcha, SKM) platformu altında birleşen 500’den fazla çiftçi örgütü birlikte yapmaktadır. Köylülüğün tüm kesimleri bu mücadelede bir araya geldi.
İkincisi, çiftçiler BJP hükümetinin göz yaşartıcı gaz bombası, tazyikli su, sopalarla (lathi) saldırı ve ayrım gözetmeksizin tutuklamalar biçimindeki muazzam baskısına karşı savaştı ve hepsini aştı.
Üçüncüsü, çiftçilerin mücadelesi sürekli bir şekilde BJP-RSS’nin karalamaları ile karşı karşıya kaldı ve Khalistani1, Maocu, Naksalitler ile Pakistan ve Çin tarafından kışkırtılmakla suçlandı. Buna rağmen zeminini korudu.
Dördüncüsü, yüz binlerce çiftçi 40 günü aşkın süredir Delhi’yi kuşatma altına almasına rağmen, tamamen barışçıl ve demokratik bir şekilde sürdürüldü. Bu mücadelede bugüne kadar 55’in üzerinde çiftçi şehit düştü.
Beşincisi, mücadele tamamen sekülerdi. Hindistan’ın dört bir yanında yürütülen mücadele tüm dinlerden ve tüm kastlardan çiftçilerden oluşuyor ve bunlar tüm Hint dillerini konuşuyor. Bu, mücadelenin bastırılmasını daha da zorlaştırdı.
Altıncısı, işçi sınıfının ve toplumun diğer tüm kesimlerinin büyük desteğiyle, 8 Aralık’taki genel grevin (Bharat Bandh) eşi benzeri görülmemiş başarısından sonra, çiftçilerin mücadelesi genel bir halk mücadelesi haline gelmeye başladı.
Yedinci ve en önemlisi, bu mücadele, Ambani ve Adani’de simgelenen Hindistanlı ve yabancı şirketlerin oluşturduğu lobi ile BJP-RSS’in başında olduğu merkezi hükümet arasındaki yozlaşmış bağı net bir şekilde ortaya koydu ve doğrudan ona saldırdı. Ambani ve Adani ürün ve hizmetlerinin boykot edilmesi için ilk kez ülke çapında çağrı yapıldı. Mücadele, üç büyük talebiyle doğrudan neoliberal politikaların kendisini hedef aldı.
Şirket Çiftlikleri Yanlısı Yasanın Geri Çekilmesi
İlk talep, tüm demokratik normları ayaklar altına alındıktan sonra parlamentodan geçen çiftçi karşıtı, halk karşıtı ve şirket yanlısı çiftliklerle ilgili üç yasanın yürürlükten kaldırılmasıdır. Adı anılmaya değer hiçbir çiftçi örgütü bu yasalardan herhangi birini talep etmemişti ve bu yasalar Haziran 2020’de kararnameler şeklinde ilk olarak ilan edilmelerinden önce hiçbir çitçi örgütüne danışılmamıştı. Tarım, anayasada belirtildiği üzere eyalet yönetimlerinin kontrolündeki bir konu olmasına rağmen, hiçbir eyalet hükümetine de danışılmadı. Aynı yöntem, zorlu mücadelelerin ardından işçi sınıfı tarafından kazanılmış olan 29 iş yasasını iptal etmek ve parlamento aracılığıyla dört işçi düşmanı Çalışma Yasasını geçmek için de kullanıldı.
Çiftliklerle ilgili ilk yasa, Tarımsal Üretim Piyasası Komitelerini (APMC2) dağıtmayı ve tüm tarımsal ürün ticaretini yerli ve yabancı şirketlere devretmeyi amaçlamaktadır. Bu, çiftçileri ve tarımı yok edecektir; dahası ülkenin gıda güvenliğini tehlikeye atacaktır. Nitish Kumar yönetimindeki Bihar eyalet hükümeti, APMC’leri 2006’da kaldırmıştı. Bunun sonucunda, Bihar’daki çiftçiler, yüz kilo çeltik başına 1.878 Rupi olan asgari destek bedelinden (MSP) yaklaşık 800-1.000 Rupi daha az alıyorlar. Bu yasa, eninde sonunda MSP’den ve gıda tohumlarının hükümet tarafından tedarikini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Bununla birlikte, tüm kamu dağıtım sistemi de dağıtılacaktır. Bu, hem kentsel hem de kırsal milyonlarca yoksulu vuracak.
İkinci çiftlik yasası, ülke çapında sözleşmeli çiftçiliği teşvik etmeyi ve üretimde sözleşmeli çiftçiliğe yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Hindistan’da ve dünyada daha önceki sözleşmeli çiftçilik deneyimlerinin gösterdiği gibi, bu sadece güçlü şirket şirketlerinin çiftçileri yağmalamasına yardımcı olacaktır. Adaletin karikatürleştirildiği yasada, herhangi bir ihtilaf durumunda çiftçilerin mahkemeye gitmelerini sağlayacak herhangi bir hüküm yok. Şirket çiftçiliğinin gerçek alternatifi, hükümetin göz önünde bulundurmaya hiç de istekli olmadığı kooperatif çiftçiliğidir.
Üçüncü çiftlik yasası, Temel Mallar Yasasında yapılan felaket bir değişiklik. Merkezi hükümet, en önemli yedi kalemin, yani. pirinç, buğday, bakliyat, şeker, yemeklik yağ, soğan ve patates stokları üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırdı. Bu, şirketlerin ve büyük tüccarların bu temel öğeleri istifleme ve karaborsaya sürmede ellerini serbest bırakacak ve ürünlerin fiyatları katlanarak artıracak. Bu aynı zamanda gıda güvenliğini de tehlikeye atacaktır. Yakın zaman önce açıklanan Küresel Açlık Endeksi rakamlarında Hindistan 107 ülke arasında zaten 94. sırada yer alıyordu. Bu yasa, durumu daha da kötüleşecek.
Asgari Destek Bedeli Ve Devlet Tedarikinin Yasal Garanti Altına Alınması
İkinci talep, Dr. M S Swaminathan başkanlığındaki Ulusal Çiftçi Komisyonu tarafından tavsiye edildiği üzere, asgari destek bedelini (MSP) ve tüm tarımsal ürünlerin bütün aşamaları kapsayan üretim maliyetinin bir buçuk katı oranında karşılanmasını garanti edecek bir yasadır. Modi rejimi, MSP’yi bu oranda zaten uyguladığını iddia ederken beyaz bir yalan söylüyor. Maliyet hesaplamalarında çok daha düşük bir sonuç veren bir başka formülü uygulayarak çiftçileri kandırmaya çalıştılar.
Üstelik, ülkemizin pek çok yerinde, merkezi hükümet tarafından 23 farklı ürün için ilan edilen MSP’nin hiçbir anlamı yok, çünkü eyaletlerin çoğunda devlet satın alımı yok. Bu nedenle tüccarlar, çiftçilerden rutin olarak tarımsal ürünleri MSP’den çok daha ucuza satın alıyorlar. Pencap ve Haryana’da bile, devlet satın alımı yalnızca çeltik ve buğdayla sınırlı. Dolayısıyla bu, ülkenin her yerinden çiftçilerin temel talebidir.
Neoliberal politikaları uygulayan arka arkaya seçilmiş tüm merkezi hükümetler, son otuz yılda tarımda üretim maliyetini artırdılar. Nasıl yaptılar bunu? Bir, gübre gibi tarımsal girdilere sağlanan sübvansiyonları keserek. İki, şirketleri tohum, gübre ve böcek ilacı üretiminde teşvik ederek. Üç, dizel, benzin, enerji ve sulama fiyatlarını büyük ölçüde artırarak. Buna karşılık, çiftçinin mahsul için aldığı fiyat hiçbir zaman aynı oranda artmamıştır. Bu, bir yandan çiftçi intiharlarına, diğer yandan da tarım arazilerinin sıkıntılı bir durumdayken aceleyle satışına götüren tarımsal krizin ve devasa köylü borçluluğunun kökenini oluşturuyor.
Tüm bu durum, mahsuller doğru dürüst herhangi bir sigorta kapsamında değilken ciddi kuraklıklar, seller, dolu fırtınaları ve mevsim dışı yağmurlar gibi doğal afetlerle daha da kötüleşiyor. PMFBY (Pradhan Mantri Fasal Bima Yojana3) sigorta hizmeti, yükü çiftçilerin sırtına yükleyen, kurumsal sigorta şirketlerini zenginleştiren bir saçmalık olduğunu kanıtladı. Şirketlere büyük miktarda kredi aktarıldığı için, özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçiler için tarım sektöründe bir kredi sıkışıklığı var. Dünya Ticaret Örgütü emirleri ve Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) kapsamında benimsenen tarımsal ithalat-ihracat politikaları da çiftçileri çok sert bir şekilde etkiledi.
Çiftçilerin mücadelesi, bütün bu nedenlerden dolayı MSP’yi ve üretim maliyetinin bir buçuk katına satın alımı garanti edecek bir yasa talep etti. Köylü hareketinin konuyla ilgili bir diğer talebi de, bir avuç gözde ahbap şirketine tereddütsüzce yılda yüz milyonlarca rupilik kredi ve vergi muafiyeti sağlamada hiçbir vicdan azabı duymayan merkezi hükümetin köylüye tam bir kredi muafiyeti sağlanması olmuştur.
Üçüncü talep, utanmadan enerjinin daha fazla özelleştirilmesini teşvik eden ve çapraz sübvansiyonu sona erdirmeyi amaçlayan 2020 Elektrik (Değişikliği) Yasası’nın geri çekilmesi. Bu, yalnızca çiftçilerin sulama pompalarından kaynaklı değil, aynı zamanda ülke genelinde hem kırsal hem de kentsel bölgelerde ev içi kullanımdan kaynaklı elektrik faturalarında büyük bir artışa yol açacaktır. Bu, halkın çalışan tüm kesimlerini vuracak.
Benzersiz Bir Tarım Krizi
Hindistan’daki tarım krizi, son otuz yıldaki neoliberal politikalar nedeniyle son derece ciddi boyutlara ulaştı. İçişleri bakanlığı bünyesindeki Ulusal Suç Kayıtları Bürosu istatisklerine göre, Hindistan’da 1995’ten 2020’ye kadar son 25 yılda 400 binin üzerinde çiftçi borçluluk nedeniyle intihara sürüklendi. Ülkemizde adivasi (Hindistan yerlileri, –ç.n.), dalit (Hindistan’da toplumdaki en alt kasta verilen ad, –ç.n.) ve yoksul ailelerden yüz binlerce çocuk, her yıl açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle ölüyor.
Modi liderliğindeki BJP hükümetinin, ikiyüzlü ‘atmanirbharata’ (‘kendine yeten Hindistan’, –ç.n.) sloganıyla üstünü örttüğü tüm ülkeyi satışa çıkarmayı amaçlayan, tamamen şirket yanlısı politikaları, işleri çok daha kötü hale getiriyor. Hindistan’da Modi rejiminin özelleştirme dahline almadığı, Hint ve yabancı şirketlere satışa koymadığı neredeyse hiçbir sektör yok – demir yolları, hava yolu kurumları, havaalanları, limanlar, madenler, telekomünikasyon, hizmet sektörü, bankalar, sigorta, sulama, enerji, eğitim, sağlık ve hatta savunma. Şimdi hedef listesinde tarım ve toprak var. İşte buna şiddetle karşı çıkılıyor.
Ülke geneline yayılmış, çiftçilerin süregiden tarihi mücadelesinin gerçek önemi, her zaman şirket lobilerinin ve emperyalist lobinin en sadık hizmetçisi olarak hareket etmiş olan BJP-RSS rejiminin bu yıkıcı ve halk düşmanı politikalarına şanlı özgürlük mücadelemizin olduğu günlerden beri ilk kez doğrudan saldırmasıdır. Milyonlarca çiftçinin sadece kendileri için değil, halkı ve tüm ülkeyi savunmak için yürüttüğü vatansever bir mücadeledir.
Tüm Hindistan Çiftçileri Birliği (All India Kisan Sabha4, AIKS), bu mücadelenin birleşik liderliğinin ayrılmaz bir parçası olagelişmiştir ve şu an da yine ayrılmaz bir parçasıdır. AIKS, zafere ulaşılıncaya kadar tüm köylüleri, tarım emekçilerini, işçileri, kadınları, gençleri ve öğrencileri bu önemli mücadeleyi mümkün olan her şekilde güçlendirmeye davet ediyor.
1Khalistan hareketi, Pencap bölgesinde Sihlerin yönetiminde Khālistān (‘Khalsa Ülkesi’) adıyla egemen bir devlet kurmaya çalışan Sih ayrılıkçısı bir harekettir. Önerdikleri devlet, şu anda hem Hindistan hem de Pakistan sınırları içinde yer alan Pencap bölgesidir.
2Bir Tarımsal Üretim Piyasası Komitesi (APMC), çiftçilerin büyük perakendeciler tarafından sömürülmesini önlemek ve çiftliklerin perakende fiyat farklarının aşırı yüksek seviyelere ulaşmamasını sağlamak için Hindistan’daki eyalet hükümetleri tarafından kurulan bir piyasa düzenleme kuruludur. 2020 yılına kadar, tarımsal ürünlerin ilk satışı yalnızca APMC’lerin pazar alanlarında (mandis) gerçekleşebiliyordu. Bununla birlikte, 2020’den sonra, çiftçilerin Hindistan’ın farklı eyaletlerinin yanı sıra APMC’lerin mandis’leri dışında satış yapmasına izin veren bir yasa kabul edildi (Wikipedia).
3Pradhan Mantri Fasal Bima Yojana (PMFBY), Başbakan Narendra Modi tarafından 18 Şubat 2016’da başlatılan, çiftçilere ürünleri için verilen bir sigorta hizmetidir.
4All India Kisan Sabha, AIKS, Hindistan Komünist Partisi (Marksist)’e bağlı, tarihi 1930’lara kadar uzanan köylü hareketinin birleşik cephelerinden birisi.